AB Konseyi Göç Mevzuatında Reformu Onayladı: Dış Merkezler Kurulması da Dahil
Düzenleyen: Tatyana Hurynovich
Avrupa Birliği Konseyi, 8 Aralık 2025 tarihinde, gelecekteki göç mevzuatının temel bileşenleri üzerinde kritik bir anlaşmaya vardı. Bu mutabakat, bloğun sığınma prosedürlerinin verimliliğini artırmayı ve göçmen girişlerini düzenlemeyi amaçlayan yasal paketi sonlandırmak üzere Avrupa Parlamentosu ile yapılacak sonraki görüşmeler için AB'nin müzakere pozisyonunu belirliyor. Bu gelişme, Avrupa politikasında önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Kapsamlı reformun temel taşı, sığınma başvurularını düzenleyen kuralların sıkılaştırılmasıdır. Yeni düzenleme, üye devletlere, başvuru sahibinin teorik olarak belirlenmiş bir 'güvenli üçüncü ülkede' koruma bulabilmesi durumunda başvurunun işlenmesini reddetme yetkisi veriyor. Göç Bakanı Daniel Stocklund, bu tedbirin göçmenleri AB dışındaki daha güvenli destinasyonlara yönlendirmeyi hedeflediğini belirtti. Mevcut 'güvenli üçüncü ülke menşei' listesi yedi ülkeyi içeriyor: Kosova, Bangladeş, Kolombiya, Mısır, Hindistan, Fas ve Tunus. Bu nedenle, bu ülkelerin vatandaşlarının AB'ye vardıklarında sığınma taleplerinin reddedilme olasılığı önemli ölçüde artıyor.
Ayrıca, revize edilen sistem, ilticası reddedilen kişilerin AB topraklarından ayrılmasını zorunlu kılan standartlaştırılmış bir sınır dışı kuralı getiriyor. Bu ayrılma emrine uyulmaması, göçmenlerin geri gönderilmeyi bekleyeceği, AB yargı yetkisi dışındaki bölgelere konuşlandırılacak 'geri dönüş merkezlerinin' kurulması için yasal zemin oluşturacak. Anlaşmanın kilit bir unsuru olan dayanışma mekanizması, ya 21.000 kişinin yeniden yerleştirilmesini ya da Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi en ağır göç baskısıyla karşılaşan öncü üye devletlere 420 milyon avro (veya 430 milyon ABD doları) tutarında mali yardım sağlanmasını zorunlu kılıyor.
Söz konusu ülkeler, yükümlülüklerini çeşitli yollarla yerine getirebilirler: fiziksel yeniden yerleştirme, kabul edilmeyen her kişi için 20.000 avroya eşdeğer mali katkı veya doğrudan operasyonel destek sağlama. Dikkat çekici bir nokta olarak, nihai anlaşmaya varılmasını sağlayan karmaşık müzakerelerin bir yansıması olarak, Polonya gelecek yıl için bu yükümlülüklerden tamamen muafiyet almayı başardı.
On beş yılın en büyük göç politikası değişikliğini temsil eden bu reform, doğal olarak sert eleştirilere neden oldu. İnsan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü ciddi endişelerini dile getirerek, AB'nin yeni yaklaşımının göçmenleri fiilen 'insanlıktan çıkardığını' iddia etti. Af Örgütü uzmanı Olivia Sundberg, bu tedbirleri bireylerin haklarını yalnızca göçmenlik statülerine dayanarak ellerinden alan adımlar olarak nitelendirdi. Hak savunucuları, özellikle 'güvenli üçüncü ülke' kavramının genişletilmesinin, her sığınma başvurusunun bireysel olarak değerlendirilmesi ilkesini nasıl aşındırdığına odaklanıyorlar.
Bu anlaşmanın sonuçlanması, 2020'de başlayan ve göçmen sayısındaki artan kamuoyu hoşnutsuzluğunun tetiklediği uzun süreli müzakereleri sona erdirdi. 2015-2016 göç zirveleri sırasında Dublin Tüzüğü'nün yetersiz kaldığı algısı, sınır ülkelerine sürdürülemez bir yük bindirmişti. Avrupa Komisyonu'nun, üye devletlerin bu yeni yasaları sonraki iki yıl içinde uygulamalarına yardımcı olmak üzere tasarlanmış birleşik bir uygulama yol haritası sunması bekleniyor. Bu tedbirlere ilişkin anlaşma, Avrupa göç yönetiminde yeni bir dönemin habercisi olup, dış sınır kontrolü ve iade prosedürlerinin hızlandırılması konularına güçlü bir vurgu yapıyor.
34 Görüntülenme
Kaynaklar
РБК-Украина
Reuters
AP News
The Copenhagen Post
Courthouse News Service
Modern Diplomacy
Европейская правда
Bu konudaki diğer haberlere göz atın:
Bir hata veya yanlışlık buldunuz mu?
Yorumlarınızı en kısa sürede değerlendireceğiz.
