Nikola Tesla'nın Beslenme Disiplini Modern Sağlık Eğilimleriyle Paralellik Gösteriyor

Yirminci yüzyılın önde gelen mucitlerinden Nikola Tesla'nın titizlikle uyguladığı beslenme düzeni, günümüzün popüler sağlık yaklaşımlarıyla dikkat çekici bir örtüşme sergilemektedir. Tesla, zihinsel kapasitenin tam kullanımı için doğru beslenmenin doğrudan bir gereklilik olduğuna inanıyor ve bu inançla yediği her öğünü titizlikle takip ediyordu. Araştırmacı Milijan Stojanić'in "Teslin banket" adlı çalışmasında detaylandırdığı üzere, Tesla hayatı boyunca tutarlı bir şekilde günde iki öğün tüketme modelini sürdürdü. Bu uygulama, modern zamanlarda popülerlik kazanan aralıklı oruç (intermittent fasting) konseptleriyle rezonans kurmaktadır.

Tesla, öğünlerini günün ritimleriyle uyumlu hale getirme çabasıyla öğle yemeğini sistematik olarak ortadan kaldırdı. Bu minimalist yaklaşım, onun bilimsel çalışmalarına odaklanmasını sağlayan zihinsel berraklık arayışının bir parçasıydı. Kendisinin 77 yaşındayken, 1933 yılında New York Times'a verdiği bir röportajda, fiziksel durumunu korumasına yardımcı olan alışkanlıklarından bahsettiği belgelenmiştir.

Tesla'nın diyetinin temelini, sindirimi kolay gıdalar oluşturuyordu. Kahvaltıda genellikle protein ağırlıklı süt ve yumurta akı gibi seçeneklere yöneliyordu. Akşam yemekleri ise hafif tutuluyor, vitamin alımını ve bağırsak düzenlemesini desteklemek amacıyla sebzelerden yapılan çorbalar sıklıkla tercih ediliyordu. Tesla, et ve balık tüketimini nadiren gerçekleştiriyor, bu tür hayvansal proteinlerin vücutta ürik asit seviyelerini artırdığına dair bir inanca sahipti. Milijan Stojanić'in çalışmaları, Tesla'nın Avrupa ve Amerika'daki yaşamı boyunca bu iki öğün düzenini koruduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Tesla'nın 65 yaşına geldiğinde prostat sorunları nedeniyle et ürünlerini tamamen diyetinden çıkardığı ve ağırlıklı olarak vejetaryen bir menüye geçtiği belirtilmektedir.

Bilimsel çalışmalarında zirvede kalmayı hedefleyen Tesla, kahve ve tütün gibi uyarıcılardan kesinlikle kaçınıyordu; bu, zihinsel netliğini en üst düzeyde tutma stratejisinin ayrılmaz bir parçasıydı. Tesla, yiyecekleri uzun süre ve iyice çiğnemek gerektiği sonucuna varmış, lokma lokma yutma alışkanlığını reddetmiştir. Patatesi ise çok değerli mineral tuzları içerdiği ve vücut için harika bir nötrleştirici olduğu gerekçesiyle her gün tüketilmesi gerektiğini düşündüğü gıdalar arasında saymıştır. Tesla'nın beslenme felsefesi, aşırı ve yanlış gıda tüketiminin vücutta toksik maddelerin birikmesine yol açtığı yönündeki görüşüne dayanıyordu.

Tesla'nın yaşam tarzı, modern sağlık trendleriyle uyumlu olmasının yanı sıra, onun genel yaşam felsefesini de yansıtmaktaydı. Kendisi, ilerleyen yaşlarda sahip olunan zihin ve beden sağlığının, gençliğin nasıl geçirildiğine bağlı olduğuna inanıyordu. Tesla, 80'li yaşlarında bile çağdaşlarına göre oldukça zinde ve genç görünüyordu ve doğru beslenme ile insanın 100 yıldan fazla yaşayabileceğine inanıyordu. Beslenmesine gösterdiği bu aşırı özen, hangi otele giderse gitsin, menüyü bizzat şeflere hazırlatmasıyla somutlaşıyordu. Tesla, insan bedenini, en kaliteli besin olan yağa ihtiyaç duyan bir makine olarak görüyordu ve kendi makinesinin işleyişini gezegenin yasalarına uygun düzenlemeye çalıştığını ifade etmiştir.

Tesla'nın disiplini sadece beslenmeyle sınırlı değildi; uyku düzeni de alışılmadık derecede kısıtlıydı. Öte yandan, Tesla'nın yaşam tarzı, sadece bilimsel başarıya değil, aynı zamanda uzun ömürlülüğe yönelik bütüncül bir yaklaşımın da örneğidir. Onun bu katı disiplini, yirminci yüzyılın başlarında bile, sağlıklı bir yaşamın temelinin bilinçli seçimlerden geçtiğini gösteren güçlü bir kanıttır. Tesla, yaşam felsefesini, insanlar mizaçlarına uygun bir iş seçerlerse mutluluklarının kendiliğinden ve ölçülemez derecede artacağı şeklinde özetlemiştir. Bu bağlamda, onun beslenme tercihleri, sadece fizyolojik bir gereklilik değil, aynı zamanda entelektüel performansını maksimize etme amacı taşıyan stratejik bir eylemdi.