Sıcaklık Artışı Şeker Tüketimini Tetikliyor: Halk Sağlığı Açısından Yeni Bir Tehdit

Yapılan son araştırmalar, küresel sıcaklıkların yükselmesiyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri'nde şekerli içecek ve tatlı tüketiminde belirgin bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Nature Climate Change dergisinde yayımlanan bir çalışma, sıcaklıkların 12°C ile 30°C arasındaki seyri sırasında bu eğilimin daha da belirginleştiğini gösteriyor. Araştırmacılar, her 1 santigrat derece sıcaklık artışının, kişi başına günlük ortalama 0,7 gram daha fazla ilave şeker tüketimine yol açtığını tespit etti. Bu artışın, özellikle 20-30 santigrat derece arasındaki sıcaklık aralığında daha da belirginleştiği belirtiliyor. Bu bulgular, iklim değişikliğinin beslenme alışkanlıkları üzerindeki etkisinin, sadece mevsimsel tercihlerden değil, aynı zamanda biyolojik ve çevresel faktörlerden de kaynaklandığını düşündürüyor.

Sıcak havalarda vücudun enerji dengesini koruma ve sıvı kaybını telafi etme ihtiyacının, insanları farkında olmadan daha fazla şekerli gıdaya yönlendirdiği düşünülüyor. Bu eğilimden en çok etkilenen grupların başında düşük gelirli ve düşük eğitim seviyesine sahip bireyler geliyor. Bu kesimlerin, şekerli ürünlere daha kolay ve ekonomik erişiminin olması, sıcak havalarda bu ürünlere yönelme oranlarını artırıyor. Ayrıca, bu gruplarda klima kullanımının daha az olması da bu eğilimi güçlendiren bir etken olarak öne çıkıyor.

Araştırmacılar, sera gazı emisyonlarının azaltılmaması durumunda, 2095 yılına kadar ABD'de kişi başı günlük şeker tüketiminin 3 grama kadar artabileceği öngörüsünde bulunuyor. Bu potansiyel artışın, obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi mevcut sağlık sorunlarını daha da kötüleştirmesi bekleniyor. Amerikan Kalp Derneği'nin günlük kalori alımının en fazla %6'sının ilave şekerden gelmesi gerektiği yönündeki önerisi göz önüne alındığında, artan şeker tüketimi obezite ve ilişkili hastalıkların yaygınlaşması riskini artırıyor.

Bu durum, iklim değişikliğiyle mücadele stratejilerinin, halk sağlığını koruyacak şekilde gıda ve beslenme politikalarını da içermesi gerektiğini vurguluyor. Bu karmaşık etkileşim, iklim değişikliğinin sadece çevresel bir sorun olmadığını, aynı zamanda bireylerin sağlık ve refahını derinden etkileyen çok yönlü bir halk sağlığı krizi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Bu bağlamda, hem iklim değişikliğiyle mücadele hem de halk sağlığını koruma odaklı bütüncül yaklaşımlar büyük önem taşıyor.

Cardiff Üniversitesi'nden araştırmacıların 2004-2019 yılları arasında ABD'deki hane halklarının gıda satın alma verilerini incelediği çalışma, sıcaklık artışlarının şekerli içecek ve tatlı tüketimini artırdığını ortaya koydu. Bu artışın, özellikle 20-30 santigrat derece arasındaki sıcaklıklarda daha belirgin olduğu gözlemlendi. Araştırmanın bulguları, her 1 santigrat derecelik sıcaklık artışının, kişi başına günlük ortalama 0,7 gram daha fazla ilave şeker tüketimine yol açtığını gösteriyor. Bu durum, özellikle düşük gelirli ve düşük eğitim seviyesine sahip hanelerde daha güçlü bir etki yaratıyor.

Bu eğilimin uzun vadede obezite, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi sağlık sorunlarının artmasına neden olabileceği endişesi dile getiriliyor. Uzmanlar, bu durumun halk sağlığı açısından önemli bir tehdit oluşturduğunu ve iklim değişikliğiyle mücadele stratejilerinin, beslenme alışkanlıklarını da göz önünde bulundurması gerektiğini belirtiyor. Bu araştırma, iklim değişikliğinin sadece çevresel bir sorun olmadığını, aynı zamanda bireylerin sağlık ve refahını da doğrudan etkileyen bir halk sağlığı krizi olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle, hem iklim değişikliğiyle mücadele hem de halk sağlığını koruma odaklı bütüncül yaklaşımların benimsenmesi büyük önem taşıyor.