Amerika'dan Sınır Dışı Edilenler Ruanda'ya Varış: Yeni Göç Anlaşması

Ağustos 2025 ortasında Ruanda, Amerika Birleşik Devletleri'nden sınır dışı edilen yedi göçmeni kabul ederek iki ülke arasındaki ikili anlaşmanın ilk adımını attı. Bu anlaşma, Amerika'nın sınır dışı etme politikasının bir parçası olarak, belirlenen ülkelere kadar 250 kişiye kadar transferi mümkün kılıyor.

Ruanda hükümeti sözcüsü Yolande Makolo, ilk grubun ülkeye ulaştığını doğruladı. Bu göçmenlerden üçü kendi ülkelerine dönmek istediğini belirtirken, dördü Ruanda'da yeni bir yaşam kurmayı tercih etti. Ülkeye gelenlere barınma, tıbbi bakım ve iş eğitimi gibi entegrasyon süreçlerini kolaylaştıracak destekler sağlanacak.

Bu anlaşma, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi tarafından yürütülen ve belgesiz göçmenlerin üçüncü ülkelere sınır dışı edilmesini amaçlayan göçmenlik politikasının bir uzantısıdır. Ruanda, Uganda, Esvatini ve Güney Sudan ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri ile sınır dışı anlaşmaları imzalayan dört Afrika ülkesinden biri olarak öne çıkıyor.

Birleşmiş Milletler, özellikle göçmenlerin kendi ülkeleri dışındaki ülkelere sınır dışı edilmesi konusunda endişelerini dile getirdi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, bu uygulamanın temel haklar açısından ciddi endişeler doğurduğunu belirtti. Bu tür uygulamalar, uluslararası hukukun ihlali ve insan hakları açısından riskler taşıdığı yönünde eleştirilere neden oluyor.

Temmuz 2025'te, Güney Sudan, Küba, Laos, Meksika, Myanmar ve Vietnam'dan sekiz erkek Güney Sudan'a gönderildi. Benzer şekilde, Vietnam, Jamaika, Küba, Yemen ve Laos vatandaşları olan beş kişi Esvatini'ye sınır dışı edildi. Bu durum, üçüncü ülkelere yapılan sınır dışı işlemlerinin insani ve hukuki boyutları üzerine uluslararası bir tartışmayı alevlendirdi.

Ruanda'nın bu anlaşmaya taraf olması, ülkenin kendi ailelerinin de yerinden edilme ve zorluklar yaşama deneyimine sahip olmasıyla ilişkilendiriliyor. Bu durum, Ruanda'nın ABD ile olan diplomatik ve ekonomik ilişkilerini de şekillendiren bir gelişme olarak görülüyor. Ancak, insan hakları örgütleri, bu tür anlaşmaların mültecilerin haklarını tehlikeye atabileceği ve uluslararası hukukun ihlali anlamına gelebileceği konusunda uyarıyor.