Temmuz 2025'te Suriye ve İsrail, ABD'nin arabuluculuğuyla tarihi bir gerginliği azaltma anlaşması imzalayarak onlarca yıllık düşmanlığın ardından daha geniş bir güvenlik anlayışı oluşturma yolunda önemli bir adım attı.
Bu anlaşma, İsrail'in hava saldırılarının durdurulmasını ve Suriye'nin ağır ekipmanlarının sınır boyunca hareketinin kısıtlanmasını içeriyor. Müzakereler, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın (aynı zamanda Türkiye Büyükelçisi) yoğun çabalarıyla Paris, Şam ve Londra gibi şehirlerde gerçekleşti ve ABD Dışişleri Bakanı'nın da desteğini aldı. Bu diplomatik gelişme, Temmuz 2025'te Suriye'nin güneyindeki Süveyda vilayetinde yaşanan ve yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği şiddetli mezhepsel çatışmaların ardından geldi. İsrail, bu saldırıları bölgedeki Dürzî azınlığı koruma gerekçesiyle gerçekleştirmişti.
Anlaşma, iki ülke arasındaki gerilimi düşürmeyi ve gelecekteki yüzleşmeleri önlemeyi amaçlıyor. Bu adım, 1974 tarihli bir ayrılma anlaşmasının unsurlarını yeniden canlandırma potansiyeli de taşıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu anlaşmayı, Lübnan'daki Hizbullah'a karşı elde edilen zaferlerin ardından hem Lübnan hem de Suriye ile barış olasılığını açan bir gelişme olarak nitelendirdi. Netanyahu, Suriye ile yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini ancak hedefe ulaşmanın zaman alacağını belirtti.
Bu anlaşma, Orta Doğu'da daha geniş bir istikrar ve güvenlik anlayışının inşasına yönelik ABD'nin bölgesel stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. ABD'nin bölgedeki yaklaşımı, gerilimi azaltma ve işbirliğini teşvik etme yönünde bir değişim gösteriyor. Suriye tarafı, anlaşmanın İsrail'in hava saldırılarını durdurmasını ve İsrail birliklerinin güney Suriye'den çekilmesini sağlayacağını umuyor. İsrail ise, Şam'dan sınıra kadar uzanan bir bölge için askerden arındırılmış bölgeleri içeren kapsamlı bir güvenlik anlaşması önerisi sundu.
Bu anlaşmanın, iki ülke arasındaki uzun süredir devam eden husumeti sona erdirme ve bölgesel güvenliği artırma potansiyeli taşıdığı düşünülüyor. Bu önemli diplomatik başarı, bölgede yeni bir anlayış ve işbirliği döneminin başlangıcı olarak değerlendiriliyor, ancak anlaşmanın tam olarak uygulanmasıyla ilgili zorlukların devam edebileceği de göz ardı edilmiyor.