NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu (JWST), Samanyolu'nun en büyük ve en aktif yıldız oluşum bölgesi olan Sagittarius B2'nin daha önce görülmemiş ayrıntılı görüntülerini elde etti. Teleskobun Yakın Kızılötesi Kamerası (NIRCam) ve Orta Kızılötesi Aracı (MIRI) ile yapılan bu gözlemler, yıldızların doğum süreçlerine dair derinlemesine bir bakış sunuyor.
Galaksimizin merkezindeki süper kütleli kara delik Sagittarius A*'dan sadece birkaç yüz ışık yılı uzaklıkta bulunan Sagittarius B2, yoğun gaz ve toz bulutları, yıldızlar ve karmaşık manyetik alanlarla dolu bir bölgedir. Galaktik merkezdeki gazın yalnızca yaklaşık %10'unu barındırmasına rağmen, galaksinin yıldızlarının %50'sini üretmesiyle bilinen Sagittarius B2, astronomların uzun süredir ilgisini çekmektedir. JWST'nin gelişmiş kızılötesi yetenekleri, bu bölgenin çoğunu gizleyen yoğun gaz ve toz katmanlarını aşarak, kozmik anaçalarına sarılı genç yıldızları ortaya çıkarıyor.
Yeni görüntüler, JWST'nin bile nüfuz edemeyeceği kadar yoğun bulutların bulunduğu alanları vurguluyor. Bu karanlık görünen bölgeler, henüz ışık vermeye başlamamış yıldız adayları için koruyucu kozalar görevi görüyor ve gelecekteki yıldızların hammaddesini oluşturuyor. Florida Üniversitesi'nden astronom Adam Ginsburg, JWST'nin güçlü kızılötesi araçlarının daha önce görülmemiş detaylar sağladığını ve bunun, devasa yıldız oluşumunun gizemlerini çözmede kritik olacağını belirtti.
Gözlemler ayrıca, zengin moleküler içeriğiyle bilinen Sagittarius B2 North bölgesini daha önce elde edilemeyen bir netlikle ortaya çıkardı. Özellikle MIRI aracı, orta kızılötesi ışıkta yoğun bir şekilde parlayan sıcak tozu gösterirken, yalnızca en parlak yıldızlar yoğun bulutların arasından parlak mavi noktalar halinde sızıyor. NIRCam ve MIRI görüntülerinin bu karşıtlığı, farklı dalga boylarındaki ışığın anlattığı farklı hikayeleri vurguluyor; biri yıldızları, diğeri ise toz ve gazı öne çıkarıyor.
Bu bulgular, aşırı ortamlardaki yıldız oluşumu anlayışımızı derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda Sagittarius B2'nin üretkenliğine dair potansiyel açıklamalar da sunuyor. JWST tarafından toplanan verilerin, yıldız doğum modellerini ve galaktik merkezdeki kimyasal karmaşıklığı iyileştirmesi ve evrenin devam eden yaratılışına dair yeni bir bakış açısı sunması bekleniyor.