Malta, Başbakan Robert Abela'nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki açıklamasıyla Filistin Devleti'ni resmen tanıdığını duyurdu. Bu adım, Orta Doğu'da kalıcı barışın temel taşı olarak Filistin devletliğini onaylayan artan sayıda ülkeye Malta'yı da ekliyor.
Abela, yaptığı konuşmada, "Malta Cumhuriyeti olarak Filistin devletliğini resmen tanıdığımızı açık ve net bir şekilde teyit etmekten gurur duyuyoruz. Bunu, hem halkların geleceğini güvence altına alacak gerçek ve barışçıl bir iki devletli çözüm için somut bir taahhüt göstergesi olarak yapıyoruz. Malta, demokratik bir Filistin devletiyle birlikte yaşama hakkına sahip İsrail'in yanında yer alma konusunda da aynı derecede nettir." ifadelerini kullandı. Malta Hükümeti, bu kararın, İsrail ve Filistin arasında barış içinde bir arada yaşama amacını güden iki devletli çözüme yönelik sarsılmaz desteğini yansıttığını vurguladı.
Malta, 7 Ekim 2023'teki Hamas'ın terör saldırılarını sürekli olarak kınadığını ve tüm rehinelerin koşulsuz serbest bırakılması çağrısını yinelediğini belirtti. Gazze'de acil ve kalıcı bir ateşkes çağrısını da sürdüren Malta, Filistin Devleti'nin tanınmasının Hamas için bir 'zafer' olarak algılanabileceği endişelerine yanıt olarak, bu tür bir tanınmanın Hamas'ı desteklemek anlamına gelmediğini netleştirdi. Abela, "Malta ve müttefiklerimiz Hamas'ın yok edilmesini istiyor." dedi ve iki devletli bir çözümün Hamas'ın gündemini baltaladığını, çatışmaya bir alternatif sunduğunu vurguladı.
Tanınmanın beraberinde sorumluluklar getirdiğini belirten Abela, Filistin liderliğinin en başından itibaren şiddetsizlik ve karşılıklı tanıma ilkelerine bağlı kalması gerektiğini vurguladı. Hamas'ın gelecekteki Filistin Hükümeti'nde hiçbir rolü olmaması gerektiğini ifade eden Abela, Filistin Yönetimi'nin 'Tek Devlet, Tek Hükümet, Tek Kanun, Tek Silah' yaklaşımını desteklediğini ve acil serbest ve adil seçimler yapılması çağrısında bulundu. İsrail'e yönelik ise Başbakan, sivillere ve altyapıya yönelik saldırıların derhal durdurulması, Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşimci genişlemesinin ve şiddetin sona ermesi çağrısında bulundu. Ayrıca, Gazze'ye insani yardımın gerçek uluslararası vesayet altında engelsiz bir şekilde akışına izin verilmesi gerektiğini vurgulayarak, ağır insani durumun acil müdahale gerektirdiğini belirtti.
Malta'nın bu siyasi adımına ek olarak, insani yardım çabaları da devam ediyor. Açıklamadan bir gün önce, Malta'dan 250 ton un Gazze'ye ulaşarak World Central Kitchen aracılığıyla Filistin halkına dağıtılmak üzere hazırlandı. Malta ayrıca çatışmalarda yaralanan Filistinli çocuklara da destek sağlamaya devam ediyor.
Bu karar, Malta'yı Andorra, Belçika, Fransa, Lüksemburg, Yeni Zelanda ve San Marino gibi Filistin devletliğini onaylayan ülkeler arasına katıyor. Birleşik Krallık, Kanada, Portekiz ve Avustralya da bu hafta başlarında tanıma kararlarını teyit etmişlerdi. Başbakan Robert Abela, şu anda New York'ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 80. oturumunda bulunuyor. Bu oturumda, BM Genel Sekreteri António Guterres'in belirlediği 'Daha İyi Birlikte: Barış, İnsan Hakları ve Kalkınma için 80 Yıl ve Ötesi' teması altında küresel barış, insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma konuları, 190'dan fazla dünya liderinin katılımıyla ele alınıyor.
Bu diplomatik hamle, uluslararası alanda iki devletli çözümün yeniden canlandırılması çabalarına katkıda bulunurken, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması yönündeki küresel iradeyi de güçlendiriyor. Malta'nın Filistin'i tanıması, uluslararası toplumun iki devletli çözüme olan bağlılığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Bu adım, İsrail ile Filistin arasında adil ve kalıcı bir barışın ancak bu çözümle mümkün olabileceği inancını pekiştiriyor. Aynı zamanda, Hamas'ın eylemlerini kınayarak ve Filistin liderliğinden belirli sorumlulukları yerine getirmesini talep ederek, çözüm sürecine yönelik dengeli bir yaklaşım sergilediğini gösteriyor. Bu gelişme, bölgedeki insani krize de dikkat çekerek, uluslararası yardım kuruluşlarının çalışmalarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.