Birleşmiş Milletler (BM), iklim değişikliğiyle mücadelede yapay zekanın (YZ) kritik rolünü vurgulayarak, bu teknolojinin düzenlenmesi çağrısında bulundu.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell, yapay zekanın enerji verimliliğini artırma ve karbon emisyonlarını azaltacak yenilikçi çözümler geliştirme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Stiell, yapay zekanın önemli enerji talepleri göz önüne alındığında hükümetlerin bu teknolojiyi düzenlemesi gerektiğini de vurguladı. Yapay zeka destekli sistemler, binaların enerji tüketimini optimize edebilir, kaynak tahsisini iyileştirebilir ve operasyonel verimliliği artırabilir. Örneğin, yapay zeka algoritmaları, binaların enerji tüketimini izleyerek ısıtma ve soğutma sistemlerini otomatik olarak ayarlayabilir, böylece karbon ayak izini azaltır. Ayrıca, yapay zeka, iklim verilerini analiz ederek sürdürülebilir mimari ve tasarımda önemli bir rol oynayabilir.
Ancak, yapay zekanın yükselişi, veri merkezlerinin enerji tüketiminde de belirgin bir artışa neden oluyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, veri merkezlerinin küresel elektrik tüketimi, yapay zeka sistemlerinin artan kullanımıyla birlikte dramatik bir şekilde yükseliyor. 2030'a kadar veri merkezlerinin toplam güç talebinin 550 terawatt-saatin üzerine çıkması bekleniyor. ABD'de veri merkezlerinin elektrik talebinin, 2030'a kadarki toplam elektrik talep artışının yarısını oluşturacağı tahmin ediliyor. Bu durum, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve enerji verimliliği çözümlerine olan ihtiyacı daha da acil hale getiriyor.
Paris Anlaşması'na uyum konusunda ilerleme kaydedilirken, yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar artıyor. Son on yılda yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımlar on katına çıkarak geçen yıl 2 trilyon dolara ulaştı. Çin ve Avrupa Birliği, düşük karbonlu yatırımlarda başı çekiyor. Ancak, şirketlerin enerji tüketimini takip etme oranı düşükken, yapay zekanın enerji kullanımı ve çevresel etkileri konusunda daha fazla şeffaflık ve düzenleme gerekiyor.
Simon Stiell'in de belirttiği gibi, yapay zekanın doğru kullanıldığında insan kapasitesini artırabileceği, ancak aynı zamanda enerji talebini de artırabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, yapay zekanın iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolünün, hem faydalarını en üst düzeye çıkarmak hem de potansiyel risklerini yönetmek için dikkatli bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. BM'nin bu konudaki çağrısı, teknolojinin sorumlu bir şekilde geliştirilmesinin ve küresel iklim hedeflerine ulaşılmasında bir araç olarak kullanılmasının önemini vurgulamaktadır.