Brezilya genelinde binlerce kişi, milletvekillerine dokunulmazlık getirmeyi amaçlayan ve "Haydut Yasası" olarak bilinen yasa tasarısına karşı protesto düzenledi. Eylemler, 8 Ocak 2023'teki Brasília olaylarına karışanlar ve eski Başkan Jair Bolsonaro'yu kapsayabilecek bir af teklifine karşı da yapıldı.
Rio de Janeiro'da Caetano Veloso, Gilberto Gil ve Chico Buarque gibi tanınmış müzisyenlerin de katıldığı gösterilerde, katılımcılar "Af yok" sloganları atarak hükümet binalarına yürüdü. Protestoların tetikleyicisi, Temsilciler Meclisi'nin "Haydut Yasası"nı onaylaması ve ardından Bolsonaro destekçileri için af yasasının hızla ilerletilmesi oldu.
Brezilya siyasetinde derin izler bırakan bu gelişmeler, ülkedeki siyasi kutuplaşmanın ve yasama ile yargı arasındaki gerilimin bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Eski Başkan Jair Bolsonaro, 11 Eylül 2025'te Yüksek Mahkeme tarafından darbe girişimine liderlik etmek ve demokrasinin şiddet yoluyla ortadan kaldırılmasını planlamak suçlarından 27 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar, Brezilya'da demokratik kurumlara karşı işlenen suçlar nedeniyle bir eski devlet başkanının mahkum edildiği ilk örnek olması açısından tarihi bir önem taşıyor.
"Haydut Yasası" olarak adlandırılan düzenleme, milletvekillerinin cezai kovuşturmadan önce Kongre'nin onayını gerektiren bir anayasa değişikliği olarak tanımlanıyor. Yasanın savunucuları, bunun yargısal aşırı yetkilere karşı bir koruma olduğunu belirtirken, eleştirenler ise yasanın suçluları koruyacağını ve adaleti engelleyeceğini savunuyor.
Adalet Bakanı Ricardo Lewandowski, organize suçların parlamentoya sızabileceği uyarısında bulunurken, Meclis Başkanı Hugo Motta, yasanın milletvekillerini yargısal suiistimallerden koruyacağını ifade etti. Senatör Alessandro Vieira, yasayı Senato'da reddetme talebinde bulunacağını belirtirken, Senatör Flavio Bolsonaro ise "Bu tarihin bu sayfasını çevirmeli ve affı onaylamalıyız" diyerek af yasasının gerekliliğini vurguladı.
Bu protestolar, Brezilya'nın siyasi manzarasında önemli bir dönüm noktasını temsil ediyor. Bir yanda yasama dokunulmazlığını ve uzlaşmayı savunanlar, diğer yanda ise hukukun üstünlüğüne ve demokratik kurumlara karşı işlenen eylemlerin cezalandırılması gerektiğini savunanlar karşı karşıya geliyor. Ünlü sanatçıların katılımı ve protestoların ülke genelinde yaygınlaşması, kamuoyundaki endişenin derinliğini gözler önüne seriyor.
Brezilya'da siyasi kutuplaşmanın arttığı ve bu tür yasaların demokratik normları aşındırma riski taşıdığı yönündeki uzman görüşleri de dikkat çekiyor. Ülkenin geçmişindeki askeri diktatörlük döneminden miras kalan bu kutuplaşma, günümüz siyasetinde de etkisini sürdürüyor. Bu gelişmeler, Brezilya demokrasisinin dayanıklılığını ve siyasi bölünmelerin ülkenin geleceği üzerindeki potansiyel etkilerini sorgulatıyor.