Burdur'un Ağlasun ilçesindeki Sagalassos Antik Kenti'nde yapılan yeni araştırmalar, dönemin sosyal yaşamına ışık tutan Roma hamam kompleksinin kullanımına dair önemli bilgiler sunuyor. Bu yapı, sadece temizlik amacıyla değil, aynı zamanda sosyal etkileşim, spor ve dinlenme için de kullanılmıştı.
Mermer parçaları ve su kanalları üzerindeki kimyasal analizler, havuz ve küvet kalıntılarında yağ ve kozmetik izlerini ortaya çıkardı. Bu buluntular, hamamın aynı zamanda masaj ve kişisel bakım ritüelleri için de kullanıldığını gösteriyor ve Sagalassos sakinlerinin bu ürünleri günlük yaşamlarında nasıl uyguladıklarına dair fikir veriyor.
Hamamın, Augustus dönemine (MÖ 1. yüzyıl sonu - MS 1. yüzyıl başı) tarihlenmesi ve “Doğu'daki en iyi korunmuş Roma tarzı hamam” olarak tanımlanması, yapının önemini artırıyor. Yapının ölçüleri 32.5 x 40 metre olup, orijinal duvarları 8.5 metreye kadar ayakta kalmıştır. Sıcak, ılık ve soğuk su odaları, yerden ısıtma sistemi (hipokaust) ve sofistike su kanalları gibi teknik detaylar, gelişmiş Roma mühendisliğini ve mimarisini göstermektedir.
Leuven Üniversitesi’nden arkeoloji profesörü Jeroen Poblome, hamamın yerleşimin büyüklüğüne göre oldukça geniş olduğunu ve tüm sosyal sınıflardan insanlar tarafından kullanıldığını vurguluyor. Poblome, “Hamam, insanlar için bir sosyal alan olarak işlev görüyordu. Temizlik ve ritüel banyoların yanı sıra, insanlar burada sosyalleşmek, birlikte vakit geçirmek, görmek ve görülmek için bulunuyorlardı” diyor.
Bu araştırmalar, Sagalassos toplumunun hijyene ve ortak kullanım alanlarına verdiği önemi ortaya koyuyor. Roma dünyasının diğer bölgelerine kıyasla, bu temizliğe odaklı yaşam tarzının sağlık sorunlarını azaltmış olabileceği ve şehirdeki yaşam beklentisini yükseltmiş olabileceği düşünülüyor. Ayrıca hamamın kadınlar ve çocuklar tarafından belirli saatlerde kullanıldığına dair kanıtlar, toplumsal kapsayıcılığı göstermektedir.
Sagalassos, dönemin sosyal yaşamı, Roma mimarisi ve mühendisliği hakkında değerli bilgiler sunmaya devam eden önemli bir araştırma alanı olarak öne çıkıyor. Hamamdaki kişisel bakım ürünlerinin varlığı, o dönemde özbakım ve refahın toplum yaşamına nasıl entegre edildiğini göstermektedir ve bu alanların sadece temizlik değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal etkileşim merkezleri olduğunu kanıtlamaktadır.