İsrail'in kuzeyinde, Celile Denizi'ne bakan Golan Tepeleri'nin eteklerinde yer alan antik Hippos (Sussita) şehri yakınlarında, Temmuz 2025'te arkeolojik açıdan önemli bir keşif yapıldı. Metal dedektörü kullanıcısı Edie Lipsman tarafından bulunan, yaklaşık 1.400 yıllık 97 altın sikke ve zarif mücevherlerden oluşan bu hazine, bölgenin çalkantılı geçmişine dair değerli bilgiler sunuyor. Bu buluntu, bölgede bulunan en büyük Bizans dönemi altın hazinelerinden biri olarak öne çıkıyor. Haifa Üniversitesi'nden arkeologlar, bu alanı 26 yıldır araştırıyor.
Mücevherlerin ve çeşitli para birimlerinin bir arada bulunması, keşfi nümismatik açıdan daha da ilginç ve önemli kılıyor. Sikkelere dokunulduğunda kumaş izlerinin hala görülebilmesi, hazinenin aceleyle bir kumaş keseye sarılarak saklandığına işaret ediyor. Arkeologlar, hazinenin M.S. 614 yılında Sasani İmparatorluğu'nun istilaları sırasında aceleyle gömüldüğüne inanıyor. Sikkeler, İmparator I. Justin (M.S. 518–527) döneminden İmparator Heraklius'un erken hükümdarlığına (M.S. 610–613) kadar uzanıyor.
Koleksiyonda solidus, semissis ve tremissis gibi farklı değerlerde sikkeler bulunuyor. Özellikle, 610 yılında bir isyan sırasında Kıbrıs'ta basılmış nadir bir tremissis sikkesi, bu keşfin önemini artırıyor. Daha önce İsrail'de yalnızca bir örneği bulunan bu sikke, dönemin siyasi ve ekonomik karmaşıklığına dair önemli bilgiler sunuyor. İncelikle küpeler olmak üzere bulunan mücevherler, sahibinin zenginliğine işaret ediyor. İnci, yarı değerli taşlar ve camlarla süslenmiş bu parçalar, Bizans zanaatkarlarının incelikli işçiliğini sergiliyor.
Bu hazine, 1.400 yıl öncesine, imparatorlukların çarpıştığı ve insanların ani değişimler karşısında varlıklarını güvence altına almaya çalıştığı bir döneme somut bir köprü kuruyor. Tarihi kayıtlara göre Hippos, 7. yüzyıldaki istilalardan nasibini almış bir şehir. M.S. 614'te Sasani İmparatorluğu'nun Bizans Filistin'ini işgali sırasında halkın değerli eşyalarını sakladığı biliniyor. Ardından, M.S. 636'da Müslüman orduları bölgeye ilerleyerek şehrin zamanla gerilemesine ve nihayetinde terk edilmesine yol açtı.
Eisenberg'in de belirttiği gibi, 7. yüzyılın ilk yarısı, insanların korku içinde altın ve bronz sikkelerden oluşan acil durum hazineleri gömdüğü bir dönemdi. Keşfin nümismatisti Danny Syon, bu buluntunun dönemin siyasi ve ekonomik tarihi anlayışına önemli bir katman eklediğini belirtiyor. Bu hazine, sadece maddi bir değer taşımakla kalmayıp, aynı zamanda o dönemin sosyal ve ekonomik koşulları hakkında da paha biçilmez bilgiler sunuyor. Bir zamanlar refah içinde yaşayan bir topluluğun, ani bir tehdit karşısında tüm varlığını toprağa gömerek geleceğe bir mesaj bıraktığının sessiz bir kanıtı olarak duruyor. Bu keşif, tarihin akışının ne kadar hızlı değişebileceğinin ve geçmişin günümüze bıraktığı izlerin ne kadar değerli olabileceğinin bir hatırlatıcısı niteliğinde.