Gökbilim camiası, Dünya'dan yaklaşık 31 milyon ışık yılı uzaklıkta, Aslan takımyıldızında yer alan ve M66 olarak da bilinen sarmal gökada NGC 3627'de emsali görülmemiş bir olayı kayda geçirdi. Yüksek Açısal Çözünürlükte Yakın Gökadaların Fiziği (PHANGS) adlı büyük ölçekli projede çalışan araştırmacılar, James Webb Teleskobu (JWST) ve ALMA radyo teleskobundan elde edilen verileri kullanarak, gökadanın gaz ve toz ortamında devasa bir boşluk keşfetti. Bu keşif, galaktik yapıları şekillendiren yoğun dinamik süreçlere ışık tutmakta ve evrenin derinliklerindeki oluşum mekanizmalarına dair önemli ipuçları sunmaktadır.
NGC 3627, M65 ve NGC 3628'i de içeren “Aslan Üçlüsü” olarak bilinen gökada grubunun bir parçasıdır. Bilim insanlarına göre, gökadanın asimetrik morfolojisi, en yakın komşularının uyguladığı kütleçekimsel etkileşimin bir sonucu olabilir. Dev bir balonu andıran, yeni saptanan bu kozmik oyuk, şaşırtıcı boyutlara sahiptir: Uzunluğu 20.000 ışık yılı olarak tahmin edilmektedir ki bu, Samanyolu'nun çapının yaklaşık beşte birine tekabül eder; ancak gökada düzlemindeki genişliği yalnızca 650 ışık yılıdır. Böylesine çarpıcı bir orantısızlık, bu oluşumdan sorumlu olan gücün olağanüstü olduğunu ve tekil bir olayın eseri olduğunu göstermektedir.
JWST verilerinin analizi, bu bölgede toz yapılarının varlığını ortaya çıkarırken, ALMA gözlemleri atomik karbonda belirgin bir eksiklik tespit etti; bu da bölgenin aşırı derecede seyrek olduğunu ve bir boşluk karakteristiği taşıdığını doğrulamaktadır. Teorik modeller, bu kavitenin, gökadanın aktif evrimi sırasında süper kütleli bir yıldızın patlaması sonucu ortaya çıktığını öne sürmektedir. Hesaplamalar, bu olayı tetikleyen nesnenin yaklaşık 10 milyon güneş kütlesine sahip olması ve saniyede yaklaşık 300 kilometre hızla hareket etmesi gerektiğini işaret ediyor. Araştırmacılar, bu fenomenin yaşının 20 milyon yılı aşmadığını tahmin ediyor; bu, kozmik zaman çizelgesinde göz açıp kapayıncaya kadar geçen çok kısa bir süredir.
Bilim insanları, bu anormalliğin kökenine dair iki temel hipotezi değerlendiriyor. Bunlardan biri, buranın gerçekten de bir boşluk olduğu yönündeyken, diğeri ise gökada diskinden geçen, muhtemelen bir kara delik olan, büyük kütleli kompakt bir nesnenin bıraktığı iz olduğu fikridir. Nanjing Üniversitesi'nde öğretim görevlisi ve araştırma ekibinin bir üyesi olan Menke Zhao, bu denli büyük ölçekli bir çöküntünün önemli bir keşif olduğunun altını çizdi. Bu tür yapıların oluşum sıklığını incelemek, galaktik disklerdeki büyük kütleli karanlık nesne popülasyonlarını anlamanın anahtarını sunabilir. PHANGS projesi genel olarak yıldız oluşumunun tüm aşamalarını incelemeyi amaçlamaktadır ve bu gözlem, yerel ancak güçlü dürtülerin bütünün gelecekteki gelişim yolunu nasıl belirlediğini göstererek galaktik dinamiklerin genel tablosunda hayati bir unsur olarak hizmet etmektedir.