ABD'den Kritik Minerallere 5 Milyar Dolarlık Yatırım Fonu: Orion Resource Partners ile Stratejik Ortaklık

Düzenleyen: Татьяна Гуринович

Amerika Birleşik Devletleri, enerji dönüşümü ve teknoloji sektörleri için hayati önem taşıyan kritik minerallerin tedarik zincirini güvence altına almak amacıyla 5 milyar dolarlık bir fon kurmak için önemli adımlar atıyor. Bu stratejik hamle, Uluslararası Kalkınma Finansman Kurumu (DFC) ile New York merkezli varlık yönetimi şirketi Orion Resource Partners arasında yürütülen görüşmelerle şekilleniyor. Orion Resource Partners, yaklaşık 8 milyar dolarlık varlığı yöneten tecrübeli bir firma olarak bu ortaklıkta kilit rol oynuyor.

Fonun temel amacı, bakır, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi stratejik kaynaklara erişimi güçlendirmek. Bu mineraller, modern teknolojinin ve temiz enerjiye geçişin temelini oluşturuyor. Çin'in küresel maden işleme ve tedarik zincirlerindeki hakimiyeti, ABD ve diğer Batılı ülkeler için ciddi bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) raporlarına göre, Çin birçok kritik mineralin rafine edilmesinde küresel kapasitenin büyük bir bölümüne sahip ve özellikle nadir toprak elementleri konusunda %70'e varan bir pazar payına sahip. Bu durum, arz güvenliği ve jeopolitik riskler açısından önemli bir faktör olarak öne çıkıyor.

Önerilen fon yapısı, DFC ve Orion arasında eşit katkılarla 5 milyar dolara ulaşmayı hedefliyor. Bu, DFC'nin kuruluşundan bu yana gerçekleştireceği en büyük operasyonlardan biri olacak. Hem Trump hem de Biden yönetimleri, geçmişte DFC aracılığıyla madencilik projelerine destek vermişti. Örneğin, Tesla'nın tedarikçisi Syrah Resources'a Mozambik'te 150 milyon dolar finansman sağlandı. Ayrıca, Afrika'daki Lobito Koridoru'nun modernizasyonu için de 550 milyon doların üzerinde finansman sağlandı.

ABD'nin, dünyanın en büyük kobalt ve ikinci en büyük bakır üreticisi olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne yönelik ilgisi, Pekin ile artan rekabeti gözler önüne seriyor. Orion'un, daha önce Çinli Norinco ile başarısız olan bir anlaşmanın ardından Chemaf Resources'ı devralma müzakereleri de bu rekabetin bir yansıması olarak görülüyor. Bu madencilik odaklı girişim, ABD'nin tedarik güvenliğini artırma, stratejik rezervler oluşturma ve Çin'e olan bağımlılığı azaltma yönündeki daha geniş stratejisinin bir parçasıdır.

Beyaz Saray, kritik mineraller tedarik zincirinin istikrarını sağlamak için kamu ve özel sermayeyi harekete geçirmeyi amaçlıyor. Bu adım, küresel enerji dönüşümünün ve teknolojik ilerlemenin temel taşlarından olan kritik minerallere erişimin stratejik bir öncelik haline geldiğini bir kez daha vurguluyor. Özellikle temiz enerji teknolojilerinin (rüzgar türbinleri, elektrikli araçlar, güneş panelleri) mineral talebini önemli ölçüde artırdığı ve bu durumun tedarik zincirlerinde yeni zorluklar ve fırsatlar yarattığı belirtiliyor. 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedeflerine ulaşma çabaları, kritik minerallere olan talebin katlanarak artacağını gösteriyor; örneğin, elektrikli araçlar geleneksel araçlara göre altı kat daha fazla mineral gerektiriyor.

Kaynaklar

  • Dolarhoy.com

  • Bloomberg Línea

Bir hata veya yanlışlık buldunuz mu?

Yorumlarınızı en kısa sürede değerlendireceğiz.