Macaristan'ın Reformlara ve Kural Değişikliği Tekliflerine Rağmen Ukrayna'nın AB Üyeliğine Yönelik Vetosu Devam Ediyor

Düzenleyen: Татьяна Гуринович

4 Kasım 2025 tarihi itibarıyla, Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefi, Macaristan'ın devam eden vetosu nedeniyle karmaşık bir düğümde kalmaya devam ediyor. Kiev'in önemli reform çabalarına rağmen ortaya çıkan bu çıkmaz, Avrupa kurumlarını daha esnek ve yeni etkileşim mekanizmaları aramaya itiyor. Bu durum, oybirliği ilkesi ile jeopolitik zorluklara hızlı yanıt verme gerekliliği arasındaki temel gerilimi açıkça gözler önüne seriyor.

Avrupa Komisyonu, 3 Kasım 2025 tarihli raporunda, Ukrayna'nın birçok alanda kaydettiği sağlam ilerlemeye dikkat çekti. Devam eden çatışma ortamına rağmen, ülke sekiz bölümün altısında önemli başarılar göstererek Avrupa mevzuatını hızla uygulama yeteneğini kanıtladı. Ancak raporda, yargı sisteminin bağımsızlığının daha da güçlendirilmesi, organize suçla mücadele ve yolsuzlukla mücadele yapılarının takviye edilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Avrupa Komiseri Marta Kos, Macar vetosunun tamamen kaldırılması beklenmeden bile müzakere kümelerini açmak için teknik çalışmaların başlayabileceğini belirtti. Kos, hassas konuların, örneğin azınlık haklarıyla ilgili meselelerin, ilk küme çerçevesinde tartışılabileceğini öne sürdü. Komiser Kos, daha önce yaptığı açıklamalarda AB'nin genişlemesinin Avrupa güvenliğinin kilit bir unsuru olduğunu dile getirmişti.

Başbakan Viktor Orban tarafından savunulan Budapeşte'nin tutumu sarsılmazlığını koruyor. Bu pozisyon, Haziran 2025'te yapılan ulusal bir anketin sonuçlarıyla da desteklenmekte; ankette vatandaşların %95'i Ukrayna'nın üyeliğine karşı olduğunu belirtmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky, bu tür bir engellemenin, ülkenin Avrupa yapılarına entegrasyonunu yavaşlatarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in işine yaradığını açıkça ifade etti. Orban'ın daha önce, 6 Ekim 2025 tarihinde, Ukrayna'nın tam üyelik yerine stratejik ortaklık teklif ederek üyeliğin uygunsuz olduğunu belirttiğini hatırlatmak gerekir.

Oybirliği gerekliliğinin neden olduğu felce bir yanıt olarak, Avrupa Konseyi Başkanı António Costa yapısal bir değişime yol açabilecek bir girişimle öne çıktı: Genişleme kurallarının değiştirilmesini önerdi. Bu teklif, müzakere kümelerinin açılışının, 27 üyenin mutlak oybirliği şartını atlayarak nitelikli çoğunlukla gerçekleştirilmesini hedefliyor. Diplomatik düzeyde tartışılan bu fikir, Ukrayna, Moldova ve Karadağ gibi gelecekteki üyelerin, Birlik içindeki kilit kurumsal reformlar tamamlanana kadar veto hakkından feragat ederek AB'nin birçok avantajından yararlanabileceği anlamına geliyor.

Bu yaklaşım, aralarında Almanya Federal Meclisi (Bundestag) Avrupa İşleri Komitesi Başkanı Anton Hofreiter gibi bazı Avrupalı ​​şahsiyetlere göre, genişlemeden sonra bile AB'nin hareket kabiliyetini korumasını garanti ediyor. Ancak kaynaklar, böyle bir “deneme süresinin” aday ülkelerde ayrımcılığa uğradıkları hissine yol açabileceği konusunda uyarıyorlar. Bu durum, entegrasyon sürecinin doğası gereği hassas dengelerini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Kaynaklar

  • Digital Journal

  • Reuters

  • Euronews

  • Euronews

Bir hata veya yanlışlık buldunuz mu?

Yorumlarınızı en kısa sürede değerlendireceğiz.