Ağustos 2025 itibarıyla, Avrupa'nın çeşitli uluslarından siyasi liderler, Gazze'deki devam eden çatışmalar ve bunun yol açtığı insani kriz nedeniyle İsrail'e karşı daha sert önlemler alınması çağrısında bulunuyor. Bu gelişmeler, Fransa ile İsrail arasındaki diplomatik ilişkilerde de önemli gerilimlere yol açtı.
Birleşik Krallık'ın Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler bölgelerinden gelen siyasi liderler, Başbakan Keir Starmer'a İsrail'e yönelik yaptırımlar uygulanması çağrısında bulundular. Bu çağrılar, acil ateşkes sağlanması, İsrail'e silah satışının durdurulması ve Gazze'deki iddia edilen savaş suçlarına ilişkin bağımsız bir soruşturma başlatılması taleplerini içeriyor. Gazze'deki insani durumun vahameti, sivil kayıpların ve yerinden edilmelerin artmasıyla birlikte bu taleplerin temelini oluşturuyor. Raporlara göre, 207.000'den fazla Filistinli öldürüldü veya yaralandı, bunların büyük çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Ayrıca 10.000'den fazla kişi kayıp ve yüz binlerce insan yerinden edilmiş durumda.
Fransa'da ise diplomatik tansiyon yükselmiş durumda. Fransa Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Kudüs'teki konsolosluğunu kapatma kararını endişeyle karşıladığını belirtti. Bu karar, Fransa'nın Filistin Devleti'ni tanımasının ardından geldi ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilere zarar verebilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. İsrail medyası, Dışişleri Bakanı Gidion Sa'ar'ın, Fransa'nın Filistin devletini tanımasına ve konsolosluğun İsrail karşıtı duruş sergilemesine tepki olarak bu kapatma kararını emrettiğini bildirdi.
Norveç'in egemen varlık fonu da bu gelişmelere paralel olarak, uluslararası hukuk ve insan haklarına uyum çerçevesinde, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde faaliyet gösteren altı İsrailli şirketten yatırımını çektiğini duyurdu. Bu adım, Avrupa'nın İsrail'in işgal altındaki topraklardaki eylemlerine yönelik artan endişesini ve ekonomik baskı uygulama eğilimini yansıtıyor. Norveç Varlık Fonu'nun bu kararı, fonun daha önce de etik gerekçelerle bazı İsrailli şirketlerden çekildiği göz önüne alındığında, daha geniş bir eğilimin parçası olarak görülüyor. Bu gelişmeler, Avrupa ülkelerinin İsrail-Filistin çatışmasına yönelik politikalarında bir değişim ve artan bir baskı olduğunu gösteriyor. Yaptırım çağrıları, diplomatik gerilimler ve ekonomik ayrılmalar, uluslararası toplumun Gazze'deki insani krize ve çatışmanın çözümüne yönelik artan endişelerini yansıtıyor.