Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, ulusal güvenlik endişeleri ve göçmenlik politikalarındaki sıkılaştırmalar çerçevesinde, ülkede geçerli vizesi bulunan 55 milyon yabancının kaydını kapsamlı bir şekilde incelemeye aldığını duyurdu. Bu adım, mevcut göçmenlik sistemindeki olası ihlallerin tespiti ve yabancı uyrukluların ülkedeki varlıklarının yeniden değerlendirilmesi amacını taşıyor.
Geniş çaplı inceleme, vize ihlallerini, vize süresinin aşılmasını, suç faaliyetlerini, kamu güvenliğini tehdit eden durumları, terör faaliyetlerine katılımı veya terör örgütlerine destek sağlama gibi unsurları belirlemeye odaklanıyor. Geliştirilen yeni prosedürler arasında sosyal medya analizleri ve vize görüşmeleri sırasında elektronik cihazların kilidinin açılması talepleri de yer alıyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bu incelemenin Amerikan vatandaşlarının korunması ve ulusal güvenlik gereklilikleri doğrultusunda yapıldığını belirtti.
Bu politikanın ABD'li işverenleri yabancı işçi istihdam etmekten caydırmaya yönelik daha geniş bir stratejinin parçası olduğu ifade edilirken, ticari kamyon şoförlerine yönelik geçici vize askıya almalarının da bu kapsamda değerlendirildiği belirtildi. Florida'da yaşanan ve üç kişinin ölümüne neden olan bir kazanın ardından ticari kamyon şoförleri için verilen çalışma vizelerinin askıya alınması, bu alandaki güvenlik standartlarının ve dil yeterliliğinin önemini bir kez daha gündeme getirdi.
Sektördeki sürücü açığını kapatmak için yabancı iş gücüne dayanan taşımacılık sektöründe, bu tür politikaların operasyonel maliyetleri artırabileceği ve teslimat sürelerini uzatabileceği öngörülüyor. Diğer yandan, HEAL Palestine gibi insani yardım kuruluşları, bu tür sıkı önlemlerin, özellikle Gazze'den gelen ve tıbbi tedaviye ihtiyaç duyan yaralı çocuklar gibi savunmasız gruplar üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri konusunda endişelerini dile getirdi.
Bu kuruluşlar, tıbbi tedavi için ABD'ye gelen çocukların ve ailelerinin geri dönüşlerinin sağlandığını ve bunun bir mülteci yerleştirme programı olmadığını vurgulayarak, bu tür politikaların insani yardım çabalarını sekteye uğratabileceği uyarısında bulundu. Ulusal güvenlik kaygıları meşru bir hükümet politikası olsa da, bu denetimlerin bireysel mahremiyet ve sivil özgürlükler üzerindeki etkileri de önemli soruları beraberinde getiriyor. Bu durum, güvenlik ile bireysel haklar arasındaki hassas dengeyi yeniden gözden geçirmeyi gerektiriyor.