ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, İran ile nadir görülen bir işbirliği anlaşması kapsamında 120 İran vatandaşını sınır dışı etti. Bu adım, yaklaşık 400 İranlının ABD'den sınır dışı edilmesi planının ilk aşamasını oluşturuyor. Sınır dışı edilenler, Louisiana'dan Salı günü Katar üzerinden İran'a ulaşmaları bekleniyordu.
Bu olağandışı işbirliği, uzun süredir gergin olan ABD-İran ilişkileri bağlamında önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamalarda, sınır dışı edilenlerin haklarının uluslararası hukuk çerçevesinde korunmasının önemi vurgulandı. İranlı yetkililer, bu kişilerin çoğunun sığınma taleplerinin reddedildiğini veya henüz hakim karşısına çıkmadığını belirtti. Bu durum, göçmenlik politikalarının karmaşıklığını ve uluslararası ilişkilerdeki pragmatik yaklaşımların ortaya çıkışını gözler önüne seriyor.
New York Times'ın haberine göre, bu anlaşma aylar süren diplomatik görüşmelerin ardından hayata geçirildi. Haberde, sınır dışı edilenlerden bazılarının gözetim merkezlerinde geçirdikleri sürenin ardından gönüllü olarak ülkelerine dönmeyi kabul ettiği, bazılarının ise rızaları alınarak listeye dahil edildiği belirtildi. Bu gelişme, Trump yönetiminin daha önceki göçmenlik karşıtı politikalarıyla da paralellik gösteriyor ve ABD'nin göçmenleri sınır dışı etme hedefinin bir yansıması olarak görülüyor.
Bu nadir işbirliği, iki ülke arasındaki gergin ilişkilere rağmen, belirli konularda ortak çıkarların nasıl bir araya gelebileceğini gösteriyor. Ancak, İran'daki insan hakları durumu ve ekonomik zorluklar göz önüne alındığında, sınır dışı edilenlerin geri dönüşlerinin nasıl bir sonuç doğuracağı sorusu önem kazanıyor. Bu durum, uluslararası diplomasi ve göçmenlik yönetimi arasındaki hassas dengeyi ve bu dengeyi etkileyen jeopolitik faktörleri de ön plana çıkarıyor. Bu adım, aynı zamanda, küresel göçmenlik krizleri ve ülkeler arası işbirliğinin potansiyeli üzerine de düşündürüyor.