12 Eylül 2025'te, ABD destroyer USS Higgins ve İngiliz firkateyni HMS Richmond'un Tayvan Boğazı'ndan geçişi, Çin Halk Kurtuluş Ordusu (PLA) tarafından yakından izlendi ve bu durum bölgedeki gerilimi daha da artırdı. Çin, bu tür hareketlerin "Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrarı baltaladığını" belirterek bir uyarıda bulundu. Eş zamanlı olarak, Çin'in en yeni ve en gelişmiş uçak gemisi Fujian, aynı stratejik su yolunda deniz denemelerini sürdürüyordu.
Fujian uçak gemisi, Çin'in üçüncü ve en gelişmiş gemisi olup, elektromanyetik mancınıklarla donatılmıştır. Bu teknoloji, gemiyi ABD'nin Gerald R. Ford sınıfı uçak gemilerinden sonra dünyada bu özelliğe sahip ikinci gemi konumuna getiriyor. Fujian'ın deniz denemeleri, Mayıs 2024'ten bu yana devam ediyor ve geminin hizmete girmesinin yakın olduğunu gösteriyor. Analistler, Fujian'ın hizmete alınmasının 2025'in sonlarına doğru gerçekleşebileceğini öngörüyor. Geminin denemeleri sırasında Japonya Deniz Öz Savunma Kuvvetleri tarafından Doğu Çin Denizi'nde, tartışmalı Senkaku Adaları'nın yaklaşık 200 kilometre kuzeybatısında tespit edilmesi, Çin'in Hint-Pasifik'teki deniz erişiminin arttığını gösteriyor.
Tayvan Boğazı, küresel ticaret için hayati önem taşıyan kritik bir deniz yolu olup, uluslararası ticaretin önemli bir kısmının bu boğazdan geçtiği belirtilmektedir. Aynı zamanda, Çin'in Avrupa ile ticaretinin ana koridorlarından biridir ve ülkenin en önemli üretim bölgelerini birbirine bağlar. Bu bölgedeki herhangi bir aksama, küresel tedarik zincirleri ve ekonomik istikrar üzerinde ciddi sonuçlar doğurabilir.
ABD ve müttefikleri, boğazdaki seyir hak ve özgürlüklerinin korunması gerektiğini savunurken, Çin boğazı kendi karasularının bir parçası olarak görmektedir. Bu durum, bölgedeki jeopolitik gerilimlerin temelini oluşturmaktadır. Geçmişte Kanada ve Avustralya savaş gemilerinin de Tayvan Boğazı'ndan geçişleri benzer şekilde Çin tarafından kınanmıştı. PLA'nın bu tür geçişlere verdiği sert tepkiler, bölgedeki uluslararası deniz varlığına karşı Çin'in kararlı duruşunu ortaya koyuyor. ABD ve İngiltere ise bu geçişlerin uluslararası hukuka ve denizcilik normlarına uygun olarak gerçekleştirildiğini ve rutin seyirler olduğunu vurguluyor. Bu olaylar, Hint-Pasifik'teki güç dengesi ve stratejik rekabetin karmaşık doğasını yansıtmaktadır.
Uluslararası toplumun diyalog çağrıları, bölgede barış ve istikrarın korunması yönündeki ortak isteği vurgulamaktadır.