Viyana Üniversitesi Jeoloji Bölümü'nden yapılan yeni bir araştırma, 'perili orman çemberleri' olarak bilinen belirgin dairesel alanların, derinlerden sızan doğal hidrojen ile doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koydu. "Geology" dergisinde yayımlanan çalışma, bu küresel fenomenin oluşum mekanizmalarını ve alttaki hidrojen kaynağının basıncı ve derinliği ile olan bağlantısını bilimsel olarak kanıtlıyor.
Perili orman çemberleri, Brezilya'nın São Francisco Havzası gibi yerlerde gözlemlenmekle birlikte, Rusya, ABD, Brezilya, Namibya ve Avustralya gibi farklı coğrafyalarda da rastlanan bir olgudur. Bu çemberlerin çapları ve derinlikleri birkaç metreden yüzlerce metreye kadar değişiklik gösterebilmektedir. Bilim insanları uzun süredir bu çemberlerin doğal hidrojen yaydığını ve yeraltı hidrojen rezervuarlarına işaret ettiğini biliyorlardı, ancak oluşum mekanizmaları ve kaynak özellikleriyle olan bağlantıları büyük ölçüde gizemini koruyordu.
Son yapılan araştırmalar, yapay zeka (AI) destekli analizler kullanarak dünya genelinde 15 ülkede 263 yeni perili orman çemberi lokasyonu tespit etti. Bu yeni bulgular, daha önce sadece Namibya ve Avustralya'da bilinen bu oluşumların aslında çok daha yaygın olduğunu gösteriyor. Bu çemberlerin oluşumunda düşük azot içeriği ve yıllık yağış miktarının 200 mm'nin altında olması gibi belirli toprak ve iklim koşullarının etkili olduğu belirtiliyor.
Çalışmada kullanılan jeomekanik bilgisayar simülasyonları, gaz ve su akışının toprak sedimanları içindeki karmaşık etkileşimlerini modelleyerek, hidrojenin yeraltı sularıyla doygun sedimanter katmanlara girdiğinde suyu iterek yüzeyin kabarmasına neden olduğunu gösteriyor. Hidrojen akışı durduğunda ise basınç düşüşü yaşanıyor, bu da toprağın sıkışmasına ve çökmesine yol açarak karakteristik çöküntüleri, yani perili orman çemberlerini oluşturuyor.
Bu keşif, çemberlerin boyutlarının yeraltı doğal hidrojen kaynaklarını bulmak için göstergeler olarak kullanılabileceğini düşündürüyor. Doğal hidrojen, yani 'beyaz' veya 'altın' hidrojen olarak da bilinen bu kaynak, jeolojik olarak üretilir ve neredeyse sıfır karbon ayak izine sahiptir. Bu özelliğiyle, sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak büyük potansiyel taşıyor. Enerji sektörü, üretim yöntemlerine bağlı olarak çevresel etkileri değişen diğer hidrojen türlerine kıyasla doğal hidrojene giderek daha fazla ilgi gösteriyor.
Ancak, perili orman çemberlerinin oluşum süreçlerini ve doğal hidrojen göstergeleri olarak kullanışlılıklarını tam olarak aydınlatmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Gelecekteki çalışmaların farklı toprak türleriyle yapılan simülasyonları içermesi ve çökme sürecindeki kimyasal reaksiyonların rolünü araştırmak için saha çalışmaları yapılması öneriliyor. Bu araştırma, doğal hidrojen anlayışımıza ve küresel sürdürülebilir enerjiye geçişteki potansiyel rolüne önemli bir katkı sağlıyor.