Tarım Sektöründe Sürdürülebilir Kalkınma Stratejileri: Küresel Başarı Örnekleri
Düzenleyen: Olga Samsonova
Kapsamlı bir analitik rapor yayımlandı ve bu raporda, gıda üretkenliğini ekolojik sürdürülebilirlik gereklilikleriyle uyumlu hale getirmeyi amaçlayan başarılı küresel yöntemler detaylandırıldı. Bu belge, artan küresel gıda talebini karşılarken doğal kaynakları korumayı hedefleyen öncü tarım uygulamalarını özetlemektedir. Bu yaklaşım, modern tarımın hem verimlilik hem de çevresel sorumluluk açısından karşı karşıya olduğu çifte zorluğa çözüm sunmaktadır.
Raporun temel tezi, iklim eylemleri bağlamında dönüşümsel değişimin katalizörü olarak ıslah yeniliklerine odaklanmaktadır. Bu vurgu, Kasım 2025'te Brezilya'nın Belém kentinde düzenlenecek olan Taraflar Konferansı (COP 30) öncesinde özellikle önem taşımaktadır. Brezilya'nın Tarımdan Sorumlu Özel Temsilcisi Roberto Rodrigues, COP 30'un sadece tarım sektörüne odaklanmasa da, ülkenin sürdürülebilir tropikal tarımını dünyaya sergilemek için eşsiz bir platform sağladığını belirtmektedir. Zirvenin gündeminde, altı temel alan arasında tarım ve gıda sistemlerinin dönüşümü de yer almaktadır.
Rehberde sunulan başarı hikayeleri, mevcut kaynakların kullanım verimliliğini artırarak üretkenlikte sağlanan yükselişi göstermekte ve bu yolla toprak bozulmasına doğrudan karşı koymaktadır. Önde gelen bir tarım ülkesi olan Brezilya'da, Entegre Bitki-Hayvan-Orman Sistemlerinin (ILPF) uygulanması, ekilebilir alanları genişletme ihtiyacı olmaksızın mısır veriminin iki katına çıkmasını sağlamıştır. Özellikle Rio de Janeiro Eyaleti Tarım Sekreterliği, eyaletin tarım arazilerinin yaklaşık %30'unu kaplayan bozulmuş meraları restore etmek amacıyla ILPF sistemini yaygınlaştırmak için üç yıllık bir teknik işbirliği anlaşması başlatmıştır.
Bölgesel çeşitliliğe bakıldığında, Kamboçya'daki çiftçiler, biyokömür ve kompost kullanarak toprak sağlığını iyileştirmiş ve böylece verimliliklerini istikrara kavuşturmuştur. Biyokömür, biyokütlenin oksijensiz ortamda pirolizi sonucu elde edilen bir üründür ve toprak verimliliğini artırmak ve karbonu bağlamak için bir iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Güney Afrika'da ise siyasi destek, biyoteknolojik ürünlerin benimsenmesini teşvik etmiş, bu da hem verimi artırmış hem de üretim maliyetlerini düşürmüştür.
Çiftliklerin iklim risklerine karşı direncini artırmak amacıyla belgede, Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) tarafından başlatılan yağış açığına karşı endeks sigortası programı gibi modellerden bahsedilmektedir. Bu tür programlar, çiftçilerin kuraklık dönemlerinden sonra ekim faaliyetlerine hızlıca devam etmelerini sağlayan operasyonel ödemeler sunar. Örneğin Kazakistan'da, 2024 yılında toprak nem açığına karşı 111 adet endeks sigortası sözleşmesi yapılmış olup, devlet sigorta primlerinin %80'ini sübvanse etmiştir.
Yenilikler aynı zamanda kırsal bölgelerde yeni istihdam biçimlerinin ortaya çıkmasını da teşvik etmektedir. Gana'da, hassas pestisit uygulamasına odaklanan hizmet ağları gelişmekte olup, bu durum tarım endüstrisinde “yeşil” teknolojilerin gelişimine örnek teşkil etmektedir. Irak'ta ise 2006 yılında, pestisit püskürtmek için kullanılan Mi-2 helikopterleri iki hafta içinde 28.000 hektardan fazla alanı ilaçlamıştır.
Bu kanıtlanmış çözümlerin ölçeklendirilmesi, devlet politikalarının uyumunu ve hedeflenen yatırımları gerektirmektedir. Bu, uzun vadeli tarımsal refahın sağlanması ve gezegen sağlığının korunması için zorunlu bir koşuldur; bu da 2020'deki bölgesel konferanslarında sürdürülebilirlik konularını tartışan FAO gibi kuruluşların genel yönelimiyle örtüşmektedir.
Kaynaklar
Seed World
CropLife International
FAO Open Knowledge Repository
Bu konudaki diğer haberlere göz atın:
Bir hata veya yanlışlık buldunuz mu?
Yorumlarınızı en kısa sürede değerlendireceğiz.
