İspanya'nın kuzeyindeki El Mirador Mağarası'nda yapılan arkeolojik kazılar, yaklaşık 5.700 yıl öncesine, yani Neolitik dönemin sonlarına tarihlenen vahşi bir insan tüketimi olayına dair çarpıcı kanıtlar ortaya koymuştur.
En az 11 bireye ait olduğu belirlenen 5.056 kemik parçası üzerinde yapılan detaylı incelemeler, bu kişilerin derilerinin yüzüldüğünü, etlerinin ayrıldığını, parçalandığını, pişirildiğini ve ardından tüketildiğini göstermektedir. Kemikler üzerindeki kesik izleri, çentikler, pişirme süreçlerine işaret eden parlatma izleri ve insan diş izleri, bu vahşetin boyutlarını gözler önüne sermektedir. Yapılan radyokarbon tarihlemesi, bu olayın MÖ 5709 ile 5573 yılları arasına denk geldiğini ortaya koymuştur. Stronsiyum izotop analizi ise kurbanların tamamının İber Yarımadası'nın yerel halkından olduğunu doğrulamıştır. Bu bulgu, olayın uzak coğrafyalardan gelen yabancılar tarafından değil, komşu topluluklar arasındaki bir çatışmadan kaynaklandığına işaret etmektedir.
Araştırmacılar, bu yamyamlık eyleminin hayatta kalma mücadelesi veya ritüelistik bir törenden ziyade, bir rakip grubun "nihai olarak ortadan kaldırılması" veya üstünlük kurma çabası olduğunu düşünmektedir. El Mirador Mağarası'ndaki bu keşif, Avrupa'daki Neolitik dönem yamyamlık uygulamalarına dair mevcut bilgileri genişletmektedir. Benzer bulgular, Almanya'daki Herxheim ve Fransa'daki Fontbrégoua Mağarası gibi diğer Avrupa bölgelerindeki Neolitik ve Tunç Çağı yerleşimlerinde de tespit edilmiştir. Ancak El Mirador Mağarası'ndaki kanıtlar, sistematik tüketimin daha belirgin izlerini taşımaktadır.
Mağaranın kendisi, Tunç Çağı'na ait yaklaşık 4.600 ila 4.100 yıl öncesine tarihlenen bir başka yamyamlık vakasına da ev sahipliği yapmıştır, bu da El Mirador'un tarih boyunca bu tür davranışların görüldüğü önemli bir merkez olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, Neolitik dönemin, tarım ve yerleşik hayata geçişin yaşandığı, ancak aynı zamanda topluluklar arası şiddetin de arttığı bir dönem olduğunu vurgulamaktadır. El Mirador Mağarası'ndaki bu vahşi olay, o dönemin insanlarının karmaşık sosyal dinamiklerini ve hayatta kalma ile hakimiyet kurma arasındaki ince çizgiyi anlamamız açısından önemli bir pencere sunmaktadır.