14 Ağustos 2025'te Kuzey Kaliforniya'daki The Geysers jeotermal sahası yakınlarında orta ila küçük çaplı bir dizi deprem meydana geldi. En büyük sarsıntı 4.0 büyüklüğündeydi ve gün boyunca 85'ten fazla artçı sarsıntı kaydedildi. Bu sismik olaylar, bölgedeki jeotermal enerji üretimi faaliyetleriyle ilişkilendirilmektedir. Dünyanın en büyük jeotermal sahası olan The Geysers, Kaliforniya'nın jeotermal gücünün önemli bir bölümünü sağlamaktadır.
ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (USGS), bölgedeki sismik aktiviteyi sürekli olarak izlemektedir ve bu özel bölgede büyük depremlerin olasılığının düşük olduğunu belirtmektedir. Çevre ilçelerde herhangi bir hasar rapor edilmemiştir. USGS sismoloğu Susan Hough, olayı bir "sürü halinde deprem dizisi" olarak tanımlayarak, bu bölgenin jeotermal operasyonlarla ilişkili sismik aktiviteye yatkın olduğunu vurgulamıştır. Depremlerin herhangi bir haritalanmış fay hattı üzerinde meydana gelmediği gözlemlenmiştir. Sismik aktivitenin, jeotermal enerji üretimi için yer altından su pompalanması ve geri enjekte edilmesiyle ilişkili olduğu düşünülmektedir. 2013 yılında yapılan bir araştırma, Salton Denizi Jeotermal Sahası'ndaki sismik aktivite ile jeotermal enerji üretimi operasyonları arasında güçlü bir korelasyon olduğunu ortaya koymuştur. Bu tür faaliyetlerin, yer altındaki stresleri değiştirerek depremleri tetikleyebileceği düşünülmektedir.
Kaliforniya, jeotermal enerji üretiminde ABD'de lider konumdadır ve bu kaynak, eyaletin yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. The Geysers sahası, eyaletin jeotermal çıktısının yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Jeotermal enerji üretimi, yerel ekonomilere katkıda bulunmakta ve istihdam olanakları yaratmaktadır. Ancak, bu tür enerji üretiminin yerel sismik aktivite üzerindeki etkileri, sürekli izleme ve araştırma gerektiren bir konudur. USGS'nin ShakeAlert® deprem erken uyarı sistemi gibi teknolojiler, bu tür olaylarda halkı bilgilendirmek ve potansiyel riskleri azaltmak için kritik öneme sahiptir. Bu sistem, depremden saniyeler önce uyarılar sağlayarak can ve mal kaybını önlemeye yardımcı olmaktadır. Bölgedeki jeotermal faaliyetlerin devam eden doğası göz önüne alındığında, gelecekteki sismik olayların anlaşılması ve yönetilmesi için bu teknolojilerin kullanımı büyük önem taşımaktadır.