İklim değişikliğiyle mücadelede karbondioksit (CO2) emisyonlarının azaltılmasına yönelik çözümler arayışında, denizaltı bazalt oluşumları umut verici bir doğal depolama alanı olarak öne çıkıyor. Bu jeolojik yapılar, CO2 ile reaksiyona girerek gazı zamanla stabil karbonat minerallerine dönüştürme yeteneğine sahip olup, bu sayede sızıntı riskini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Mayıs 2025'te InterPore2025 konferansında sunulan araştırmalar, kıtasal sel bazaltlarındaki CO2 depolamanın verimliliği ve jeomekanik riskleri üzerine odaklanmıştır. Eylül 2025'te ise Fuel dergisinde yayımlanan bir çalışma, bazaltın karbon yutağı olarak kullanılmasındaki mekanizmaları ve teknolojik gelişmeleri detaylandırmıştır. Bu bulgular, okyanus tabanındaki geniş bazalt yataklarının, mevcut küresel emisyonların teorik depolama kapasitesinin çok üzerinde bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Bazaltlardaki hızlı mineralleşme süreci, atmosferdeki CO2'yi uzaklaştırmak için kalıcı bir yöntem sunmaktadır.
Bilim insanları, bazaltın yapısındaki kalsiyum ve magnezyum gibi iyonların CO2 ile reaksiyona girerek zamanla kalsit ve magnezit gibi stabil karbonat mineralleri oluşturduğunu belirtmektedir. Bu mineralleşme süreci, CO2'nin kayaç içinde hapsolmasını sağlayarak atmosferik salınımları engeller. İzlanda'daki CarbFix projesi, enjekte edilen CO2'nin iki yıl içinde %95'inden fazlasının mineralleştiğini ortaya koymuştur. Bu, geleneksel jeolojik depolama yöntemlerine kıyasla çok daha hızlı ve güvenli bir süreçtir.
Okyanus tabanındaki bazaltların depolama kapasitesi oldukça yüksektir. Almanya'nın kuzeyindeki Kuzey Denizi, Norveç Denizi ve Kuzey Atlantik Okyanusu'ndaki 275.000 km²'lik bir alanın, milyonlarca yıl boyunca 50 ila 249 milyar ton CO2'yi depolayabileceği tahmin edilmektedir. Bu miktar, dünya genelindeki yıllık CO2 emisyonlarının önemli bir bölümünü karşılayabilir. Ancak, bu potansiyelin tam olarak kullanılabilmesi için önemli lojistik ve finansal çabalar gerekmektedir.
Denizaltı bazalt oluşumlarında CO2 depolama, karbondioksitin katı karbonat minerallerine dönüşmesiyle kalıcı bir çözüm sunmaktadır. Bu yöntem, özellikle fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan emisyonları azaltmada büyük bir potansiyel taşımaktadır. Gelecekteki iklim hedeflerine ulaşmada, bu tür yenilikçi ve doğal depolama çözümlerinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.