Yeni bir araştırma, Doğu Antarktika'nın iç kesimlerinin, kıyı bölgelerine kıyasla çok daha hızlı ısındığını ortaya koyuyor. Nagoya Üniversitesi'nden Profesör Naoyuki Kurita liderliğindeki 30 yıllık bir çalışma, bu ısınmanın temel nedeninin Güney Hint Okyanusu'ndaki sıcaklık değişimlerinden kaynaklanan artan sıcak hava akışları olduğunu gösteriyor.
Daha önce bir 'gözlem kör noktası' olarak kabul edilen Doğu Antarktika, dünyanın buzul buzullarının büyük bir bölümünü barındırıyor. Bu yeni keşfedilen ısınma mekanizması, mevcut tahminlerin Antarktika'nın gelecekteki buz kaybı oranını hafife aldığını gösteriyor. 1993-2022 yılları arasındaki 30 yıllık bir dönemi kapsayan verileri inceleyen araştırmacılar, Dome Fuji, Relay ve Mizuho'daki üç insansız hava durumu istasyonundan elde edilen verileri bir araya getirdi. Bu istasyonlar, Antarktika'nın iç kesimlerindeki aşırı soğuklara (-70°C'nin altında) dayanacak şekilde tasarlanmış ve uzun süreli iklim eğilimlerini anlamak için kritik öneme sahip.
Analizler, bu üç lokasyonda yıllık ortalama sıcaklıkların on yılda 0.45 ila 0.72 derece Celsius arttığını gösterdi; bu oran küresel ortalamanın oldukça üzerinde. Bu hızlanan ısınmanın ardındaki mekanizma, Güney Hint Okyanusu'ndaki okyanus akıntılarının değişen dinamikleriyle yakından ilişkili. Küresel ısınmanın okyanus sularını dengesiz bir şekilde ısıtması, sıcak ve soğuk suların buluştuğu okyanus cephelerindeki sıcaklık farklarını yoğunlaştırıyor.
Bu yoğunlaşan cepheler, daha fazla fırtına aktivitesine ve atmosferik dolaşımda değişikliklere yol açarak, orta enlemlerde alçak basınç sistemleri ve Antarktika üzerinde yüksek basınç sistemleri ile karakterize edilen bir "dipol" deseni oluşturuyor. Antarktika üzerindeki bu yüksek basınç sistemi, okyanustan gelen sıcak ve nemli hava kütlelerini kıtanın derinliklerine doğru taşıyan bir kanal görevi görüyor. Bu süreç, daha önce net gözlemsel verilerle belgelenmemişti.
Bu bulgular, mevcut iklim modellerinin bu atmosferik-okyanus etkileşimini tam olarak hesaba katmadığı için, Antarktika'daki ısınma ve dolayısıyla buz kaybı oranlarını hafife alabileceği anlamına geliyor. Profesör Kurita, iç kesimlerdeki hızlı ısınmaya karşın kıyı istasyonlarında henüz istatistiksel olarak anlamlı bir ısınma eğilimi görülmediğini belirtiyor. Ancak, son 30 yılda gözlemlenen yoğunlaşan sıcak hava akışının, Syowa İstasyonu gibi kıyı bölgelerinin de yakında tespit edilebilir bir ısınma ve yüzey erimesi yaşayabileceğini gösterdiğini vurguluyor. Bu durum, iç kesimlerin daha geniş Antarktika iklimsel değişimlerinin bir habercisi olarak işlev gördüğünü gösteriyor.
Doğu Antarktika'nın iç kesimlerindeki bu beklenmedik ısınma, küresel deniz seviyesi yükselişi tahminlerini ve buzulların gelecekteki davranışına ilişkin öngörüleri yeniden değerlendirme ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu yeni anlayış, gezegenimizin en büyük tatlı su rezervinin iklim değişikliğine ne kadar hassas olduğunu ve bu hassasiyetin küresel etkilerini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.