ABD'de Trump yönetiminin göçmenlik politikalarında gözle görülür bir sertleşme yaşanıyor. Son dönemde alınan kararlar ve başlatılan operasyonlar, ülkeye sığınma talebiyle gelen Rus vatandaşlarının sınır dışı edilmesine yol açıyor. Bu durum, özellikle Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından ülkelerinden kaçarak sığınma talep eden muhalifler için büyük endişe kaynağı oluşturuyor.
Son bilgilere göre, en az iki uçuşla Rusya'ya sınır dışı edilen sığınmacıların, Moskova'ya döndüklerinde Kremlin'den misilleme görme ihtimalinden endişe duyduğu belirtiliyor. Rus insan hakları aktivisti Vladimir Osechkin, bu sınır dışı işlemlerini "zalimce ve vicdansızca" olarak nitelendirerek, uluslararası hukuka ve insani değerlere aykırı olduğunu vurguluyor. İnsan hakları savunucuları, bu sınır dışı işlemlerinin Rus propagandası tarafından Batı'nın itibarını zedelemek ve diğer muhaliflerin sığınma arayışını engellemek için kullanılabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu gelişmeler paralelinde, Trump yönetiminin Illinois eyaleti ve Chicago'da federal makamlarla işbirliğini sınırlayan "sığınmacı" politikalarına bir yanıt olarak "Operation Midway Blitz" adlı bir göçmenlik uygulama operasyonu başlattığı bildiriliyor. Chicago Belediye Başkanı Brandon Johnson, operasyon hakkında önceden bilgilendirilmediklerini belirterek, şehrin sığınmacı politikalarına bağlı kalacağını ifade etti. ABD Yüksek Mahkemesi de bu süreçte Trump yönetiminin katı göçmenlik politikalarını destekleyen kararlar almaya devam ediyor.
Güney Kaliforniya'da federal ajanların ırk, dil veya etnik kökene dayalı olarak bireyleri durdurup kontrol etmesine izin veren kararlar, liberal yargıçlar ve Kaliforniya yetkilileri tarafından ırkçılık ve anayasal hak ihlali olarak eleştiriliyor. Bu kararlar, göçmen toplulukları arasında büyük tepkilere yol açarken, hak savunucuları bu uygulamaların anayasaya aykırı olduğunu savunuyor. Daha önce de ABD Yüksek Mahkemesi, göçmenlerin anavatanları dışındaki ülkelere sınır dışı edilmesine olanak tanıyan kararlar almıştı. Bu kararlar, göçmenleri işkence veya ölüm riski taşıyan üçüncü ülkelere gönderme potansiyeli nedeniyle eleştiriliyor.
Bu gelişmeler, Trump yönetiminin göreve geldiği günden bu yana uyguladığı sıkılaştırılmış göçmenlik politikalarının bir yansıması olarak görülüyor. Hem ülke içinde hem de uluslararası alanda bu politikalar yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediyor ve sığınma arayan bireylerin geleceği ile uluslararası mülteci hukuku açısından önemli soruları gündeme getiriyor.