Başkan Donald Trump, 9 Ekim 2025 tarihinde Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada, 2009 yılında Barack Obama'ya verilen Nobel Barış Ödülü kararını sert bir dille kınadı. Trump, bu ödülün, ülkesine zarar verdiğini iddia ettiği bir isme verildiğini öne sürerek, kararı kınadığını belirtti.
Trump, göreve geldikten sadece sekiz ay sonra ödüllendirilen selefi Obama'yı "kötü bir başkan" olarak nitelendirirken, "En kötüsü Sleepy Joe Biden'dı ama Obama da kötüydü" şeklinde bir karşılaştırma yaptı. Bu durum, liderlik algısının ne denli değişken olabildiğini gösterirken, Obama'nın ödülünün o dönemde dahi "çok erken" olduğu gerekçesiyle eleştirildiğini hatırlattı. Hatta Nobel Komitesi'nin eski sekreteri Geir Lundestad'ın, ödülün Obama'yı güçlendirme beklentisini karşılayamadığını ifade ettiği biliniyor.
Başkan Trump, kendi yönetiminin dış politika başarılarına dikkat çekerek, "dokuz ayda sekiz savaşı bitirdiğini" iddia etti. Bu iddialar, özellikle İsrail ve Hamas arasındaki Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ilk aşamasına dair son gelişmelerle birlikte gündeme geldi. Trump'ın arabuluculuk yaptığı kabul edilen bu anlaşma, rehine ve mahkum takasını içeriyor ve Trump'ın bu gelişmeyi kendi Nobel Barış Ödülü potansiyelini desteklemek için kullandığı görülüyor.
Ancak ABD medya kuruluşları ve uluslararası ilişkiler uzmanları, Trump'ın atıfta bulunduğu bu sekiz savaşın hangileri olduğu konusunda net bir belirleme yapılamadığını belirtiyor. Uzmanlar, Trump'ın bazı ateşkeslerin arabuluculuğunda kilit rol oynadığını kabul etse de, bahsi geçen bazı anlaşmazlıkların tam teşekküllü savaşlar olmadığını ve bazı çatışmaların hâlâ çözülmemiş olduğunu ifade ediyorlar. Örneğin, Trump'ın İsrail ve İran arasındaki 12 günlük savaşı bitirmede arabuluculuk yaptığı kabul edilse de, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığın sona ermesinde Beyaz Saray'da bir barış anlaşması denetlediği bilgisi mevcutken, Hindistan'ın Pakistan ile olan gerilimde ABD'nin arabuluculuğunu reddettiği biliniyor.
Bu yılın Nobel Barış Ödülü'nün 10 Ekim 2025 tarihinde açıklanması planlanıyor. Trump'ın bu açıklamaları, dış dünyanın olaylara bakış açısının, olayın merkezindeki aktörlerin algısından ne kadar farklı olabileceğini gösteren bir ayna işlevi görüyor.