İran Dışişleri Bakanı Seyyed Abbas Araghchi, 7 Eylül 2025 tarihinde The Guardian gazetesinde yayımlanan makalesinde, Avrupa güçleriyle (Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya) nükleer bir anlaşma yapmaya hazır olduklarını belirtti. Bu anlaşma, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin kısıtlanması ve sıkı denetimlere tabi tutulması karşılığında uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyor.
Bu gelişme, Avrupa'nın İran'ın 2015 nükleer anlaşmasından çekilmesi ve artan uranyum stokları nedeniyle yeniden yaptırım uygulama sürecini başlatmasının ardından geldi. Araghchi, Avrupa'nın bu adımının hukuki bir dayanağı olmadığını savunarak, ABD'nin 2018'de anlaşmadan çekilmesini ve ardından Avrupa'nın yaptırımlara uyum sağlamasını göz ardı ettiğini ifade etti. Avrupa'nın bu stratejiyi körü körüne takip etmesinin, kendi küresel itibarını zedeleyeceğini ve diplomatik süreçlerden dışlanmasına yol açacağını vurguladı.
İran'ın diyaloğa açık olduğunu ancak bunun, nükleer programı üzerinde sıkı denetimler ve yaptırımların tamamen kaldırılması koşullarına bağlı olduğunu yineledi. Araghchi, diplomasiye şans verilmemesi halinde bunun bölge için yıkıcı sonuçlar doğurabileceği uyarısında bulundu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi, İran'ı nükleer denetimleri bir an önce başlatmaya çağırarak, görüşmelerin belirsiz bir süre devam edemeyeceğini belirtti. Grossi, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri hakkında güncel bilgiye sahip olmamanın, nükleer şeffaflık krizine yol açtığını ve yayılma risklerini artırdığını vurguladı.
İran'ın yeni yasası, denetimler için Ulusal Güvenlik Konseyi'nin onayını gerektiriyor. Bu gelişmeler yaşanırken, Çin ve Rusya, Avrupa'nın İran'a yönelik yaptırımları yeniden uygulama çabalarına karşı çıkarak, bu adımı hukuki ve usuli olarak kusurlu bulduklarını bildirdiler. Üç ülke, Avrupa'nın bu hamlesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yetki ve işlevlerini kötüye kullandığını savunuyor. Çin ve Rusya, 2015 nükleer anlaşmasını ve ilgili BM kararını altı ay daha uzatmak için bir karar taslağı sundu.
Bu durum, İran'ın nükleer programı etrafındaki tansiyonu ve uluslararası diplomasinin karmaşıklığını gözler önüne seriyor. İran'ın nükleer programı, ülkenin İsrail'i yok etme hedefiyle birlikte uluslararası toplumda büyük endişe yaratmaya devam ediyor. İsrail ordusu, İran'ın nükleer silaha yaklaşmakta olduğunu ve İsrail'i yok etmeye yönelik somut bir planı olduğunu iddia ediyor. Bu bağlamda, İran'ın uranyum zenginleştirme seviyelerini artırması ve gelişmiş santrifüjler kurması, sivil amaçların ötesinde bir nükleer silah geliştirme potansiyeli taşıdığına dair endişeleri körüklüyor. IAEA'nın raporlarına göre, İran'ın %60 saflıkta zenginleştirdiği uranyum stoku, nükleer silah üretimi için gereken seviyeye oldukça yakın.