Birleşik Krallık, Kanada ve Avustralya, 21 Eylül 2025 tarihinde Filistin Devleti'ni resmi olarak tanıyarak önemli bir diplomatik adım attı. Bu koordineli eylem, Orta Doğu'daki artan gerilimler ve Gazze'deki insani krizin ortasında iki devletli çözüm olasılığını güçlendirmeyi ve kalıcı barışı teşvik etmeyi amaçlıyor.
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, bu tanıma kararının barış ve iki devletli çözüm umudunu canlı tutmak için ahlaki bir zorunluluk olduğunu belirtti. Starmer, Gazze'deki vahim duruma dikkat çekerek, Hamas'ı "acımasız bir terör örgütü" olarak tanımladı ve Filistin'de gelecekte hiçbir rolü olmaması gerektiğini vurguladı. Kanada Başbakanı Mark Carney de benzer bir görüşü yineleyerek, hem Filistin Devleti hem de İsrail Devleti için barışçıl bir geleceğin inşasında ortaklık teklif etti. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese ise tanıma kararının Filistin halkının kendi devletlerine sahip olma yönündeki meşru ve uzun süredir devam eden özlemlerini yansıttığını ve Gazze'de ateşkes ile rehinelerin serbest bırakılmasıyla başlayacak iki devletli çözüme ivme kazandırmaya yönelik uluslararası bir çabanın parçası olduğunu ifade etti.
Bu adım, Birleşik Krallık, Kanada ve Avustralya'yı, halihazırda Filistin'i tanıyan 147'den fazla BM üyesi ülke arasına katarak önemli bir değişime işaret ediyor. Fransa da bir Filistin devletini tanıma niyetini belirtmişti. Ancak, Amerika Birleşik Devletleri çekincelerini dile getirmiş, ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, tanıma kararının çatışmaya yardımcı olmayabileceğini öne sürmüştür. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ise kararı sert bir dille eleştirerek, bunu Hamas için bir "ödül" olarak nitelendirmiş ve bir Filistin devletinin "kurulmayacağını" belirtmiştir.
Tanıma kararı büyük ölçüde sembolik olsa da, diplomatik bir kaldıraç görevi görmeyi ve iki devletli çözüm umudunu korumayı amaçlamaktadır. Özellikle Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinin genişlemesi ve Gazze'deki insani durumla ilgili endişelerin artması bu adımı daha da önemli kılmaktadır. Filistin Otoritesi, gelecekteki diplomatik ilişkiler için daha fazla değerlendirilecek olan reformlar konusunda güvenceler vermiştir.