Angelina Jolie, San Sebastián Film Festivali'nde yeni filmi "Couture" ile izleyici karşısına çıktı. Film, Paris Moda Haftası'nın dinamik dünyasında kesişen üç kadının hikayesini anlatıyor. Bu kadınlardan biri, Jolie'nin canlandırdığı ve göğüs kanseri teşhisi konan Amerikalı bir film yönetmeni.
Jolie, festivaldeki varlığının prestijli etkinliğe ilk katılımı olduğunu belirtti. 50 yaşındaki oyuncu, filmin kanser temasıyla kişisel bir bağ kurduğunu, zira kendi ailesinde de kanser geçmişi olduğunu ifade etti. Bu kişisel bağlantının, karaktere derinlik kattığını vurgulayan Jolie, filmin hayatın kırılganlığıyla yüzleşmenin insanı daha canlı hissettirebileceğini ve zorluklar karşısında hayata yeniden bağlanma gücü verdiğini söyledi. Ayrıca, kanser hastalarının kimliklerinin sıklıkla hastalıklarıyla tanımlanması eğilimini eleştirerek, bu tür filmlerin aynı zamanda en sevgi dolu setlere sahip olduğunu, çünkü paylaşılan gerçek duyguların bir topluluk hissi yarattığını ekledi.
Sinematik çalışmalarının yanı sıra, Jolie'nin sıra dışı kişisel ilgi alanları da dikkat çekiyor. Çocukluğundan beri bıçak koleksiyonculuğuna büyük ilgi duyan Jolie, bu hobisinin bazı ikonik film rollerini bile etkilediğini belirtti. 11 yaşından itibaren annesiyle katıldığı Rönesans fuarlarında gördüğü farklı bıçak tasarımlarından etkilenerek koleksiyon yapmaya başlayan Jolie'nin bu tutkusu, tarih ve farklı kültürlerin silah geleneklerine olan hayranlığından besleniyor. Koleksiyonunda Orta Çağ ve Rönesans dönemlerine ait eserlerin yanı sıra nadir antika bıçaklar ve kılıçlar da bulunuyor. Bazı bıçaklarının değerinin 20.000 Euro'yu aştığı biliniyor. Bu hobisini bir adım öteye taşıyarak, oğluna da bıçakların tarihi ve savunma yönlerini öğreterek bu mirası aktarıyor.
Jolie'nin sıra dışı yaşam tarzı bununla da sınırlı kalmıyor. Geçmişte, Billy Bob Thornton ile olan evliliği sırasında boynunda bir kan şişesi taşımasıyla da gündeme gelmişti. Daha yakın zamanda ise Kamboçya kültüründe böceklerin yaygınlığını keşfettikten sonra beslenmesine böcekleri dahil etmeye başlayan Jolie, bu deneyimini çocuklarıyla da paylaştı. Özellikle böceklerin protein kaynağı olarak önemini vurgulayan Jolie, bu kültürel alışkanlığın çocuklarıyla olan bağını güçlendirdiğini ifade etti. Bu alışılmadık tercihler, onun hayata karşı kendine özgü yaklaşımını gözler önüne seriyor.