Uber Technologies, teslimat ağını genişleterek drone ile gıda teslimatı alanında önemli bir adım atıyor. Şirket, İsrailli drone teslimat firması Flytrex ile stratejik bir iş birliği yaptığını duyurdu. Bu ortaklık kapsamında, Uber Eats'in seçili ABD pazarlarında 2025 yılı sonuna kadar drone ile gıda teslimatlarını pilot olarak başlatması hedefleniyor.
Bu iş birliği, Uber'in teslimat yeteneklerini geliştirmek ve drone teslimat teknolojisinin gelişimini hızlandırmak amacıyla Flytrex'e yatırım yapmasını da içeriyor. Flytrex, ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) tarafından Görüş Hattı Dışında (BVLOS) operasyonlar için onay alan dördüncü firma olma özelliğini taşıyor. Bu onay, şirketin ABD genelinde 37 büyük metropoliten alana hizmetini genişletmesine ve 100 milyondan fazla insana ulaşmasına olanak tanıyor. Flytrex, bu onay sürecinde 2017'den bu yana FAA ile yakın çalışarak, binlerce uçuş saati ve kapsamlı operasyonel testler dahil olmak üzere titiz güvenlik gereksinimlerini karşıladı. Şirket, daha önce de 200.000'den fazla öğün teslimatını başarıyla gerçekleştirmiş durumda.
Bu iş birliği, Uber'in teslimat stratejisinde yeni bir dönemi başlatıyor. Uber, otomobiller, bisikletler ve kuryelerin ötesine geçerek kaldırım robotları ve şimdi de otonom hava teslimatı ile en esnek ve çok modlu teslimat ağını kurmayı amaçlıyor. Flytrex'in operasyonel deneyimi ve FAA onayları, Uber'in drone teslimat kapasitesini ölçeklendirmesi için önemli bir avantaj sağlıyor.
Drone teslimatının, geleneksel yöntemlere kıyasla teslimat sürelerini önemli ölçüde azaltma, maliyetleri düşürme ve emisyonları azaltma potansiyeli bulunuyor. Bu teknolojik entegrasyon, hem Uber hem de Flytrex için önemli fırsatlar sunuyor. Flytrex CEO'su Yariv Bash, bu BVLOS onayının iş modellerini dönüştürdüğünü ve merkezi komuta merkezlerinden birden fazla drone'u uzaktan izleyerek operasyonel maliyetleri önemli ölçüde azaltabildiklerini belirtiyor. Uber ile yapılan ortaklık, lojistik uzmanlığını hava inovasyonu ile birleştirerek, otonom sistemlerin topluluklar içinde sorunsuz bir şekilde mal taşıdığı bir geleceğin altyapısını inşa etme yolunda atılmış büyük bir adım olarak görülüyor. Bu gelişme, gıda teslimat sektöründe hız, güvenlik ve sürdürülebilirlik standartlarını yeniden tanımlama potansiyeli taşıyor.