Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) Solar Orbiter görevi, Güneş'ten kaynaklanan enerjik elektron akımlarının iki ayrı türde sınıflandırılmasında önemli bir başarı elde etti. Bu keşifler, uzay havası olaylarının tahmin ve yönetiminde yeni bir dönem başlatıyor.
Solar Orbiter'ın Kasım 2020 ile Aralık 2022 tarihleri arasında gözlemlediği 300'den fazla Enerjik Güneş Elektronu (SEE) patlaması, elektronların iki farklı Güneş olayıyla ilişkilendirilebileceğini ortaya koydu: ani güneş patlamaları (flares) ve daha yavaş ilerleyen koronal kütle atımları (CMEs). Güneş patlamaları, enerjik elektronların hızlı ve yoğun akışlarını üretirken, CMEs plazma ve manyetik alanın büyük çaplı patlamaları olup, enerjik parçacıkların daha kademeli salınımına yol açar.
Güneş'e daha önce hiçbir görevin ulaşamadığı kadar yakın mesafeden elde edilen veriler, elektronların köken aldığı yeri ve zamanı belirlemeyi kolaylaştırdı. Bu yakınlık, elektronların 'bozulmamış' bir ölçüm ortamında izlenmesini sağlayarak, önceki görevlerle mümkün olmayan bir hassasiyet sundu.
Görevin bir diğer önemli bulgusu, Güneş olayları ile enerjik elektronların uzayda tespit edilmesi arasındaki zaman gecikmelerini açıklamasıdır. Bu gecikmelerin, sadece elektronların salınımındaki gecikmelerden değil, aynı zamanda türbülanslı Güneş rüzgarı içindeki karmaşık yolculuklarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Güneş rüzgarı, elektronların dağılmasına ve sapmasına neden olarak tespitlerini karmaşık hale getirir.
Solar Orbiter'ın çoklu enstrüman ve çoklu mesafe gözlem stratejisi, kaynak özelliklerini taşıma etkilerinden ayırarak, enerjik parçacıkların nasıl evrildiğine dair daha bütünsel bir anlayış sunmaktadır. Bu araştırmanın, özellikle uydulara zarar verme ve astronotlar için radyasyon tehlikesi oluşturma potansiyeli daha yüksek olan CME ile ilişkili parçacık artışlarının uzay havası tahminleri üzerindeki etkileri büyüktür.
Kamuoyuna açık olan CoSEE-Cat kataloğunda derlenen bulgular, Avrupa ve ABD'li ekipler arasındaki kapsamlı işbirliğinin bir ürünüdür. ESA'nın 2031'de fırlatılması planlanan Vigil gibi gelecekteki görevleri, Solar Orbiter'ın çalışmalarını tamamlayarak Güneş'in tehlikeli patlamalarını daha erken tespit etmeyi ve daha sağlam uyarı sistemleri oluşturmayı hedeflemektedir. Uzay altyapısına olan bağımlılığımız arttıkça, bu tür olayların doğru bir şekilde tahmin edilmesi, teknoloji, iletişim ağları ve insanlı uzay keşiflerinin güvenliği için hayati önem taşımaktadır.