Kaliforniya Üniversitesi, Santa Cruz'dan (UCSC) fizikçi Stefano Profumo, evrenin yapısını şekillendiren ancak doğrudan gözlemlenemeyen karanlık maddenin kökenine dair iki yenilikçi teori ortaya koydu. 2025'te yayımlanan bu teoriler, karanlık maddenin erken evrendeki oluşumuna dair farklı bakış açıları sunuyor.
Profumo'nun ilk teorisi olan "Ayna Evren Teorisi", kendi parçacıkları ve kuvvetlerine sahip paralel bir evrenin varlığını öne sürüyor. Bu senaryoda, ayna evrendeki karanlık kuarklar ve gluonlar, karanlık baryonları oluşturabilir. Bu karanlık baryonlar, Planck kütlesinden biraz daha ağır olan mikroskobik kara deliklere dönüşerek, büyük ölçüde kütleçekim yoluyla etkileşime girebilir. Bu minik, kararlı kara delikler, evrenin büyük ölçekli yapısını şekillendiren karanlık maddeyi oluşturuyor olabilir.
İkinci önerisi olan "Kozmik Ufuk Radyasyonu Teorisi" ise, karanlık madde parçacıklarının evrenin gözlemlenebilir sınırındaki kuantum radyasyon süreçlerinden kaynaklandığını savunuyor. Büyük Patlama'dan kısa bir süre sonra meydana gelen enflasyon döneminde, evrenin kenarındaki kuantum etkileri, şu anda karanlık madde olarak tanımladığımız parçacıkları üretebilirdi. Bu mekanizma, evrenin genişlemesi sırasında ortaya çıkan bir tür kozmik artık olarak karanlık maddeyi meydana getirmiş olabilir.
Her iki teori de yerleşik bilimsel prensiplere ve matematiksel çerçevelere dayanıyor ve karanlık maddenin oluşumu için bilimsel olarak sağlam açıklamalar sunmayı amaçlıyor. Bu hipotezlerin doğrulanması, evrenimizin bileşimini ve yönetici kuvvetlerini anlama biçimimizi önemli ölçüde değiştirecektir. Bu yeni yaklaşımlar, WIMP'ler (Zayıf Etkileşimli Büyük Kütleli Parçacıklar) ve aksonlar gibi mevcut karanlık madde açıklamalarına ekleniyor. Bilim insanları, karanlık madde muammasını çözmek için astronomik gözlemleri ve parçacık fiziği deneylerini geliştirmek üzere çalışırken, Profumo'nun çalışmaları bu devam eden bilimsel çabaya katkıda bulunuyor.