Modern parçacık fiziği ve kozmolojide, tespit edilmesi son derece zor olan ve "hayalet parçacıklar" olarak da adlandırılan gravitinolar, evrenin karanlık madde gizemini çözmede kritik bir rol oynayabilir.
Gravitino, kuantum mekaniğinde kütleçekim kuvvetini taşıyan hipotetik parçacık gravitonun süpersimetrik eşi olarak tanımlanır. Süpersimetri (SUSY) teorisine göre, bilinen her parçacığın bir süpersimetrik ortağı bulunur. Bu çerçevede, gravitonun spin-3/2'ye sahip, sıradan maddeyle neredeyse hiç etkileşime girmeyen ve bu nedenle tespit edilmesi güç olan gravitino olması öngörülür. Günümüz biliminin en büyük muammalarından biri olan karanlık madde, evrenin yaklaşık %27'sini oluşturan görünmez bir maddedir. Bilim insanları, gravitinoyu karanlık maddeyi açıklamak için ideal bir aday olarak görmektedir, zira bu parçacık, karanlık madde parçacıklarından beklenen özelliklere sahiptir: madde ve radyasyonla zayıf etkileşimde bulunması ve kozmik yapıların oluşumunu etkileyecek kadar kütleye sahip olması.
Eğer gravitino varsa, parçacık fiziği ile kozmoloji arasındaki eksik halka olabilir. Ayrıca, teorik fiziğin en büyük hedeflerinden biri olan kuantum kütleçekim teorisine dair ipuçları sunabilir. Genel görelilik büyük ölçeklerde kütleçekimini açıklarken, kuantum mekaniği mikroskobik dünyayı yönetir; ancak bu iki vizyonu birleştiren bir teori henüz bulunamamıştır. Gravitino, bu iki anlayışı birbirine bağlayan anahtar olabilir. Araştırmalar, gravitino kütlesinin birkaç GeV ile TeV arasında değişebileceğini öne sürmektedir.
Gravitino'nun aranışı son derece karmaşıktır. Zayıf etkileşimi nedeniyle, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) gibi en güçlü parçacık hızlandırıcıları bile onu tespit edememiştir. Ancak fizikçiler, gelecekteki karanlık madde dedektörlerinin veya hassas kozmoloji deneylerinin varlığına dair dolaylı ipuçları sağlayabileceğini ummaktadır. Yeni uydular, Jovian-1 gibi, geliştirilmektedir.
Sonuç olarak gravitino, teorik ve deneysel fiziğin sınırlarında yer alan bir olasılıktır. Keşfi, sadece karanlık madde gizemini çözmekle kalmayacak, aynı zamanda evrenin temel kuvvetlerini birleştirerek gerçekliğin doğasına dair daha derin bir anlayış sunacaktır. Yakın zamanda yapılan araştırmalar, süperkütleli yüklü gravitinoların, JUNO gibi yeraltı nötrino dedektörlerinde tespit edilebilecek benzersiz ışık sinyalleri bırakabileceğini öne sürmektedir.