Almanya'nın Thuringia bölgesindeki Gudersleben köyü yakınlarında, yaklaşık 3.500 yıl öncesine ait nadir bir Tunç Çağı hançeri keşfedildi. Bu olağanüstü buluntu, şiddetli yağışların toprağı aşındırmasıyla yüzeye çıkmış gibi görünüyor.
Bölge arkeoloğu Daniel Scherf, bu kadar iyi korunmuş bir Tunç Çağı hançeri görmenin gerçekten özel olduğunu belirtti. Hançer, temizlik, koruma ve analiz için Weimar'daki restorasyon atölyelerine nakledildi. Çalışmalar tamamlandıktan sonra eser, yerel tarih müzesi olan Ellrich Yerel Tarih Müzesi'nde sergilenecek.
Avrupa Tunç Çağı'na (yaklaşık MÖ 2200-800) ait düz saplı hançerler, kendine özgü bir silah türünü temsil ediyor. Bu hançerler, organik bir sapa perçinlenmek üzere tasarlanmış geniş, düz bir sapa sahipti ve ustaca bronz döküm ile dikkatli bir montaj gerektiriyordu. Bronz, o dönemde değerli bir kaynak olduğundan, bu tür silahlar prestijli mülklerdi. Gudersleben'de bulunan hançerin, bir savaşçıya, lidere ait olabileceği veya ritüel bir adak olarak sunulmuş olabileceği düşünülüyor.
Buluntu yeri, toprak hareketlerinin ve yeraltı sularının yoğun olduğu karstik bir bölgede yer alıyor. Bu tür jeolojik koşullar, özellikle şiddetli yağışlardan sonra, gömülü eserleri beklenmedik bir şekilde ortaya çıkarabiliyor. Gudersleben köyü, tarih boyunca yerleşime sahne olmuş ve çevresinde Neolitik döneme ait arkeolojik izler bulunmuştur.
Hançeri bulan yerel sakin Maik Böhner, eseri derhal yetkililere bildirmesiyle takdir topladı. Arkeologlar, bu sorumlu davranışı takdir ederek, kültürel mirasın korunmasındaki önemini vurguladılar. Almanya'da metal dedektörlerinin izinsiz kullanımı yasa dışıdır ve bu tür buluntuların arkeolojik bağlamlarında incelenmesi için yetkililere bildirilmesi büyük önem taşır. Scherf, vatandaşlar ve miras yetkilileri arasındaki işbirliğinin, bölgenin kültürel tarihini korumak için hayati olduğunu belirtti.
Weimar'daki konservasyon çalışmalarının ardından sergilenecek olan hançer, Thuringia'nın uzak geçmişine somut bir köprü görevi görerek, 3.500 yıl önceki insanların zanaatkarlığını ve hikayelerini gözler önüne serecek. Bu olağanüstü buluntu, Kuzey Thuringia'nın arkeolojik kayıtlarını zenginleştirmekte ve sıradan olayların bile antik medeniyetlerin değerli tanıklıklarını nasıl ortaya çıkarabileceğini göstermektedir.