Martinik'te bulunan Pelée Dağı'nın derinliklerindeki yeraltı hareketliliğinde gözlemlenen kayda değer artış, hem bölgesel yetkililerin hem de bilimsel izleme kuruluşlarının dikkatini bu bölgeye yoğunlaştırmıştır. Martinik Volkanoloji ve Sismoloji Gözlemevi (OVSM), 28 Ağustos ile 28 Eylül arasındaki bir aylık yoğun dönemde tam 4.925 deprem kaydetti. Bu düzeydeki tektonik çalkantı, bölgede son on yılı aşkın süredir gözlemlenen en yüksek frekansı temsil etmekte olup, adanın genelinde farkındalığın artırılması gerektiğine işaret etmektedir.
Yer hareketliliği sismik verilerle açıkça görülse de, yetkililer bu bilgileri diğer kritik püskürme göstergeleriyle titizlikle karşılaştırmaktadır. Şu an itibarıyla, genellikle büyük bir magmatik salınımla ilişkilendirilen birincil öncül belirtiler beklenen parametreler dahilinde kalmaya devam etmektedir. OVSM'nin on bir uzmandan oluşan ekibi, 2020'den bu yana sürdürülen sarı alarm durumu altında yanardağı dikkatle izlemeye devam etmektedir. Bu yükselmiş aktivite dönemi, sürekli hazırlığın ve teyakkuz halinin ne denli önemli olduğunun altını çizmektedir.
Vali, gelişen koşullar hakkında kapsamlı bir güncelleme almak üzere doğrudan gözlemevi personeliyle bir araya gelmiştir. Özellikle çamur akıntısı potansiyeline yönelik endişeler dile getirilmiştir. Bu tür akıntılar, Le Prêcheur yakınlarındaki uçurumların devam eden bozulmasıyla potansiyel olarak daha da kötüleşebilecek belirgin bir tehlike oluşturmaktadır. Bu çevresel değişimler, panik nedeni olarak değil, acil yapısal bütünlük değerlendirmeleri ve risk azaltma planlaması gerektiren özel sinyaller olarak ele alınmaktadır.
Mevcut müdahale çerçevesi, artık proaktif topluluk katılımına öncelik vermektedir. Adanın kuzey bölgelerindeki sakinler için bilgilendirme toplantıları düzenlenmektedir; böylece bilgi, bu hassas aşamada yol gösterici temel araç olarak hizmet edecektir. Ayrıca, hazırlık çabaları, gelecek yıl için planlanan kapsamlı, tam ölçekli bir tahliye tatbikatının programlanmasıyla sağlamlaştırılmaktadır. Bu tatbikat, soyut acil durum planlarını tüm sakinler için kökleşmiş, otomatik tepkilere dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Tarihsel olarak, Pelée Dağı'nın geçmişteki faaliyeti —özellikle Saint-Pierre'i yok eden ve 30.000'e kadar insanın ölümüne neden olan yıkıcı 1902 patlaması— jeolojik gücün çarpıcı bir hatırlatıcısı olarak hizmet etmektedir. Devam eden jeofizik araştırmalardan elde edilen mevcut bilimsel analizler, mevcut sismik sürünün, taze magmanın ani yükselişinden ziyade, derin sıvıların hareketi veya volkanik yapının içindeki küçük kırılmalarla bağlantılı olduğunu düşündürmektedir. Bu anlayış, mevcut bilimsel okumalara dayanan sakin ve bilinçli eylemin gerekliliğini pekiştirmektedir.