1 Eylül 2025'te, güçlü bir güneş patlaması ve iki koronal kütle atımının (KKA) birleşmesiyle tetiklenen şiddetli bir "kanibal" güneş fırtınası Dünya'yı vurdu. Bu jeomanyetik olay, normalde görüldüğü enlemlerin çok güneyine inerek Amerika Birleşik Devletleri'nin 18 eyaletinde canlı auroraların gözlemlenmesine neden oldu.
Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi'nin (NOAA) Uzay Hava Tahmin Merkezi, jeomanyetik fırtınanın G2 (orta düzey) seviyesine ulaştığını ve potansiyel olarak daha da şiddetlenebileceğini bildirdi. Güneş'in 25. döngüsünün sonlarına yaklaşırken bu tür bir aktivite artışı, Güneş'in manyetik alanındaki mevcut kararsızlığa işaret ediyor. Güneş patlamaları, Güneş atmosferinin en üst katmanlarını ısıtan ve yüklü parçacıkları ışık hızına yakın hızlarda uzaya fırlatan ani enerji boşalmalarıdır.
Bilim insanları, güneş patlamaları ve KKA'ların uzaya büyük kütleli plazmalar savurduğunu belirtiyor. Bu plazmalar Dünya'nın manyetik alanıyla etkileşime girdiğinde ve manyetosferde geçici bozulmalara yol açtığında, bu olaylar güneş fırtınası olarak adlandırılıyor. Bu etkileşimler, Dünya atmosferindeki gaz molekülleriyle çarpışan yüklü parçacıkların enerji salarak ışık yaymasıyla sonuçlanan auroraları oluşturur.
Bu tür jeomanyetik fırtınalar, iletişim sistemleri ve teknoloji üzerinde potansiyel etkilere sahip olmaları nedeniyle önemlidir. Tarihte kaydedilen en şiddetli güneş fırtınası olan 1859 yılındaki Carrington Olayı, bu etkilerin ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermiştir; o dönemde kutup ışıkları ekvatora kadar gözlemlenmiş ve telgraf sistemleri çalışamaz hale gelmiştir. Bu nedenle, güneş aktivitesini yakından takip etmek ve olası etkilerine karşı hazırlıklı olmak büyük önem taşımaktadır.