Kuzeybatı Avrupa, son yıllarda belirgin bir iklimsel dönüşüm yaşamaktadır. Kış mevsimleri, genel bir ısınma ve artan yağış miktarıyla karakterize edilerek, bölgenin ekosistemlerini ve tarımsal pratiklerini derinden etkilemektedir. İklim verilerinin analizi, kış aylarında kurak dönemlerin azaldığını ve ıslak periyotların uzadığını ortaya koymaktadır.
Bu değişim, fosil yakıt kullanımı ve ormansızlaşma gibi insan kaynaklı faaliyetlerin tetiklediği sera etkisiyle ilişkilendirilmektedir. Atmosferdeki ısınma, fırtına yörüngelerini ve şiddetini değiştirerek, kar yerine daha fazla yağışın görülmesine neden olmaktadır. Avrupa, dünyanın en hızlı ısınan kıtalarından biri olarak, bu iklim riskleri karşısında enerji ve gıda güvenliği, ekosistemler, altyapı, su kaynakları, finansal istikrar ve insan sağlığı gibi alanlarda tehdit altındadır. Sıcak hava dalgaları, seller ve kuraklık gibi aşırı hava olayları, Avrupa'nın birçok bölgesinde daha sık ve yoğun hale gelmektedir.
Bu iklimsel değişimler, ekolojik sistemler ve tarım sektörü için ciddi zorluklar barındırmaktadır. Mevsimsel soğuklara bağımlı türler risk altındayken, çiftçiler değişen ekim döngüleriyle başa çıkmak durumundadır. Daha ılıman kışlar, vektör kaynaklı hastalıkların yayılma potansiyelini artırarak halk sağlığını da etkileyebilir. Nitekim, Avrupa'da 2022 yılındaki ortalama yıllık sıcaklık, 1901'den bu yana ölçülen ortalamanın 1 derece üzerinde gerçekleşmiştir. İspanya'da 2022 sonbaharı, ülke tarihindeki en sıcak sonbahar olarak kayıtlara geçerken, kışın ilk günlerinde de sıcaklıklar mevsim normallerinin 3-5 derece üzerinde seyretmiştir.
İklim değişikliğinin etkileri, sadece Avrupa ile sınırlı kalmamaktadır. Türkiye'de de iklim değişikliği, tarım ve ekosistemler üzerinde önemli etkilere sahiptir. Kuraklık, artan sıcaklıklar ve aşırı hava koşulları tarımsal verimliliği düşürmekte, su kaynaklarını tehdit etmekte ve biyolojik çeşitliliği azaltmaktadır. Türkiye'nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı, su kaynakları yönetimi, tarım ve gıda güvencesi, ekosistem hizmetleri, biyolojik çeşitlilik ve ormancılık, doğal afet risk yönetimi ve insan sağlığı gibi sektörlere odaklanmaktadır.
İnsan kaynaklı sera gazlarının azaltılması ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı önlemler alınması, geleceğimiz için kritik öneme sahiptir. Bu süreçte, uluslararası iş birliği ve yerel düzeyde uyum stratejilerinin güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Avrupa Çevre Ajansı'nın değerlendirmelerine göre, Avrupa, hızla büyüyen iklim risklerine tam olarak hazırlıklı değildir ve acil, kararlı eylemler gerekmektedir.