Ürdün'ün güneydoğusundaki Ölü Deniz bölgesinde yürütülen son arkeolojik araştırmalar, Kutsal Kitap'ta adı geçen ve günahkâr olmalarıyla bilinen Sodom, Gomora, Admah, Zeboim ve Zoar şehirlerinin olası tarihi konumlarına dair önemli kanıtlar sunmaktadır. Bu keşifler, kadim metinlerdeki anlatıların tarihsel zeminini aydınlatma potansiyeli taşımaktadır. Şehirlerin coğrafi diziliminin, antik akarsular boyunca kuzey-güney hattında yer alması, düzlük şehirlerinin Kutsal Kitap tasvirleriyle uyum gösterdiği belirtilmektedir. Bu bulgular, 2025 yılı itibarıyla İncil arkeolojisine katkılarla, bu yerleşim yerlerindeki sürekli iskân, ateşle gelen yıkım ve ardından gelen terk ediliş izlerini pekiştirmektedir.
Bölgenin ana adaylarından biri olan Bab edh-Dhra'nın, Sodom şehrine işaret ettiği düşünülmektedir. Bu alan, Erken Tunç Çağı'na tarihlenen, yaklaşık 7 metre kalınlığında bir duvara sahip ağır tahkimat kanıtları, çok sayıda konut kalıntısı ve büyük bir tapınak yapısı sergilemektedir. Bab edh-Dhra yakınlarındaki bir nekropolde, çatılar, direkler ve tuğlaların kömürleşmiş kalıntıları bulunmuştur ki bu durum, şehrin Yaratılış 19'daki anlatımla örtüşen, büyük bir yangın felaketiyle yok olduğunu düşündürmektedir. Bu bölgedeki yerleşim, Erken Tunç Çağı boyunca bin yıldan fazla bir süre devam etmiş ve en yoğun olduğu dönemde yaklaşık 1.000 kişilik bir nüfusa sahip olduğu tahmin edilmiştir. Ayrıca, Bab edh-Dhra'da yaklaşık 20.000 adet şaft mezarı bulunması, nüfusa kıyasla dikkat çekici bir orandır ve bölge için merkezi bir gömü alanı işlevi görmüş olabileceğini düşündürmektedir.
Bab edh-Dhra'ya yakın konumda yer alan Numera'nın ise Gomora şehrini temsil ettiğine inanılmaktadır. Numera da Erken Tunç Çağı iskânı izleri taşımakta ve yıkıma uğramış harabeler göstermektedir. Numera'da çökmüş bir kulenin altında keşfedilen iskelet kalıntıları, Kutsal Kitap'taki ilahi yargı anlatısıyla tutarlı, ani ve yıkıcı bir olaya işaret etmektedir. Numera sakinlerinin ölülerini Bab edh-Dhra'daki devasa mezarlıkta defnettikleri düşünülmektedir, zira Numera'da bir mezarlık keşfedilmemiştir. Bu iki şehrin yıkımının arkeolojik tarihlemesi, genellikle MÖ 2350-2300 civarına tarihlendirilmektedir; bu zaman dilimi, Kutsal Kitap'taki olayların zaman çizelgesiyle yaklaşık 200-280 yıllık bir fark yaratmaktadır.
Admah ve Zeboim için sırasıyla Fifa ve Khanazir bölgeleri önerilmektedir; bu alanlar da ateşe bağlı yıkım ve ardından gelen terk edilme benzeri desenler sergilemektedir, ancak kesinleşme için daha fazla inceleme gerekmektedir. Bu şehirlerin yok oluşunun, MÖ 1900 civarında Büyük Rift Vadisi'nde meydana gelen büyük bir depremle ilişkilendirildiği düşünülmekle birlikte, son araştırmalar, bölgenin tamamını yaklaşık 700 yıl boyunca verimsiz bırakan tuzları çevreye saçan iki parçalı bir asteroid çarpması sonucu da gerçekleşmiş olabileceği teorisini ortaya atmıştır. Bu çarpmanın sıcaklıklarının güneş yüzeyinden bile yüksek olabileceği ve kristalleşme izleri bıraktığı tespit edilmiştir. Zoar ise modern Safi yakınlarında bulunmakta ve beş şehirden yok olmayan tek yerleşim yeri olmasıyla ayrılmaktadır; Tunç Çağı'ndan Bizans dönemine kadar kesintisiz bir iskân göstermiştir. Zoar'da, Hz. Lut'a atfedilen bir mağara ile kiliseler, mezar taşları ve Nabati kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.