Yapay zeka (YZ), ABD borsası üzerinde önemli bir etki yaratarak S&P 500 endeksinin piyasa değerini 2025 yılına kadar 16 trilyon dolar artırma potansiyeli taşıyor. Bu büyüme, çeşitli sektörlerde verimliliğin artması ve yeni gelir akışlarının oluşmasıyla destekleniyor.
19 Ağustos 2025 itibarıyla SPDR S&P 500 ETF Trust (SPY), 644,04 dolardan işlem görerek, YZ'nin etkilediği piyasa dinamiklerini yansıtıyor. Morgan Stanley'nin tahminlerine göre, YZ büyük ölçekli şirketlere yıllık 920 milyar dolarlık net fayda sağlayabilir. Bu fayda, daha yalın iş gücü yapıları ve operasyonel maliyetlerin düşürülmesi yoluyla elde edilecek. Özellikle "agentic AI" (karar alabilen YZ sistemleri) 490 milyar dolarlık bir katkı sağlarken, "embodied AI" (fiziksel robotlar) ise 430 milyar dolarlık bir paya sahip olacak.
Bu teknolojilerin, şirketlerin operasyonel verimliliğini artırması ve yeni gelir kaynakları yaratması bekleniyor. Perakende, ulaşım ve tüketici ürünleri gibi sektörler, YZ'nin benimsenmesiyle birlikte 2026 yılına kadar vergi öncesi gelirlerini iki katına çıkarabilir. Sektörler arasında tüketici ürünleri dağıtımı, perakende, gayrimenkul ve ulaşım gibi alanların en büyük finansal kazançları elde etmesi öngörülüyor.
Morgan Stanley'nin raporuna göre, mevcut işlerin %90'ı YZ'den etkilenebilir. Bu durum, çalışanların yeni beceriler kazanmasını ve kariyerlerini yeniden şekillendirmesini gerektirecek. "YZ tedarik zinciri analisti" ve "YZ etik uzmanı" gibi yeni rollerin ortaya çıkması bekleniyor. Tarihsel olarak teknolojik devrimlerin (örneğin internetin yaygınlaşması) iş gücü üzerinde geçici yer değiştirmelere yol açtığı ancak uzun vadede net istihdam artışı sağladığı göz önüne alındığında, YZ'nin de benzer bir etki yaratması muhtemeldir. Öte yandan, Goldman Sachs gibi kurumlar, YZ'nin milyonlarca işi otomatikleştirebileceği konusunda daha temkinli tahminlerde bulunuyor.
Genel olarak, yapay zeka teknolojilerindeki ilerlemeler, şirketlerin karlılığını artırma ve piyasa değerlerini yükseltme potansiyeli sunarken, iş gücünün adaptasyonu ve yeniden becerilendirilmesi bu dönüşümün kritik bir parçası olacaktır. Bu durum, hem bireyler hem de kurumlar için sürekli öğrenme ve uyum sağlama gerekliliğini ortaya koymaktadır.