Finansal piyasalarda reel varlıkların (RWA) tokenizasyonu, 2025'in başından bu yana değerini neredeyse ikiye katlayarak 76 milyar dolara yaklaşan tokenize edilmiş varlıkların zincir üzerindeki değeriyle önemli bir dönüşüme öncülük ediyor.
Kurumsal yatırımcıların artan ilgisi ve blokzincir teknolojisinin varlık tokenizasyonunda benimsenmesiyle rekor seviyelere ulaşan bu gelişmeler, finans dünyasının geleceği, varlık yönetimi ve piyasa modernizasyonu açısından büyük önem taşıyor. BlackRock gibi önde gelen varlık yöneticilerinin, daha önce piyasaya sürdüğü BlackRock USD Institutional Digital Liquidity Fund (BUIDL) başarısının ardından ETF'lerin tokenizasyonunu aktif olarak araştırması, blokzincir teknolojisinin geleneksel finansla entegrasyonunun hızlandığının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Bu eğilim, ABD hükümetinin finansal piyasaları modernize etme çabalarıyla da destekleniyor ve Wall Street ile fintech firmaları tokenizasyonu benimsemeye teşvik ediliyor.
BlackRock CEO'su Larry Fink'in "Her finansal varlık tokenize edilebilir" şeklindeki açıklamaları, blokzincir teknolojisinin finansal piyasaları demokratikleştirme potansiyelini vurguluyor. Tokenize edilmiş özel krediler, toplam RWA değerinin yarısından fazlasını oluştururken, tokenize edilmiş ABD Hazine tahvilleri yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. Geri kalan kısımda ise emtia, alternatif fonlar, hisse senetleri ve tahviller yer alıyor.
Ethereum ağı ve katman-2 çözümleri, tokenizasyon alanında liderliğini sürdürerek toplam değerin %75'inden fazlasını oluşturuyor. Bu durum, Ethereum'un tokenizasyon altyapısındaki hakimiyetini pekiştiriyor. Bu büyüme, sadece teknolojik ilerlemelerle değil, aynı zamanda artan kurumsal ilgi ve verimlilik, erişilebilirlik ve şeffaflık talebiyle de destekleniyor.
Tokenizasyon, geleneksel olarak likit olmayan veya bölünmesi zor olan varlıkların (gayrimenkul, sanat gibi) dijital tokenlar aracılığıyla daha kolay alınıp satılmasını sağlayarak piyasalara likidite katıyor. Ayrıca, varlıkların küçük parçalara bölünmesiyle (kısmi sahiplik), daha geniş bir yatırımcı kitlesinin yüksek değerli varlıklara erişimini mümkün kılıyor. ABD hükümetinin finansal piyasaları modernize etme çabaları ve düzenleyici netlik sağlama yönündeki adımları da bu süreci hızlandırıyor. Örneğin, stablecoin'ler için yasal bir çerçeve sunan GENIUS Act gibi düzenlemeler, tokenize edilmiş varlıkların daha güvenli ve uyumlu bir şekilde sunulmasına olanak tanıyor. Bu gelişmeler, tokenizasyonun sadece bir teknoloji trendi olmaktan çıkıp, küresel finansal sistemin temel bir katmanı haline gelme potansiyelini gösteriyor. Tokenizasyonun finansal piyasaları daha verimli, şeffaf ve erişilebilir hale getirme vaadi, sektördeki oyuncuları bu dönüşüme ayak uydurmaya teşvik ediyor.