1972'de George Carlin, "Televizyonda Söyleyemeyeceğiniz Yedi Kelime" adlı monologunu sundu. Bu monologda Carlin, "bok", "işemek", "siktir", "orosbu", "ibne", "piç" ve "göğüsler" kelimelerini sıraladı. Bu kelimeler, o dönemde kamuya açık yayın için uygun bulunmadı.
Bu durum, ifade özgürlüğü ve sansür üzerine önemli tartışmaları başlattı. Monolog, 1978'deki FCC v. Pacifica Foundation davasında Yüksek Mahkeme'nin, Federal İletişim Komisyonu'nun (FCC) yayınlardaki uygunsuz içeriği düzenleme yetkisini onaylamasıyla sonuçlandı. Yüksek Mahkeme, FCC'nin bu yetkisini, yayınların "benzersiz bir şekilde yaygın" doğasına dayandırdı. Bu dava, ifade özgürlüğünün sınırları ve toplumun değerleri arasındaki dengeyi belirlemede önemli bir hukuki dönüm noktası oldu.
Dava, bir dinleyicinin şikayeti üzerine başladı. 30 Ekim 1973 tarihinde, saat 14:00 civarında, WBAI-FM adlı radyo istasyonu, Carlin'in "Filthy Words" adlı monoloğunu yayınladı. John Douglas adlı bir kişi, 15 yaşındaki oğluyla birlikte araba kullanırken bu yayını dinledi ve FCC'ye şikayette bulundu. FCC, 1975'te yayınlanan içeriğin "müstehcen" olmasa da "uygunsuz" olduğuna karar verdi. Pacifica Foundation'a, gelecekteki şikayetler durumunda yaptırım uygulanabileceği bildirildi.
Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), ifade özgürlüğünü savunmaktadır. ACLU, ifade özgürlüğünün en temel haklardan biri olduğuna inanır ve bu hakkı savunmak için çalışır. ACLU, ifade özgürlüğünün sadece popüler veya kabul gören fikirler için değil, aynı zamanda tartışmalı ve hoş karşılanmayan görüşler için de geçerli olduğunu savunur. 2024 itibarıyla ACLU'nun bütçesi 383 milyon dolardır ve 1.7 milyon üyesi bulunmaktadır.
Carlin'in "Yedi Kelime" monologu, ifade özgürlüğü ve toplumsal normlar arasındaki gerilimi vurgulayarak, bu konudaki tartışmaları sürekli olarak canlı tutmaktadır.