ABD'de, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) ajansının, Medicaid programına kayıtlı 79 milyon kişinin kişisel verilerine erişimi, gizlilik endişelerini gündeme getirmiştir. Bu veriler arasında isimler, adresler, doğum tarihleri, etnik kökenler ve Sosyal Güvenlik numaraları bulunmaktadır. ICE'nin bu verilere erişimi, yasal olmayan şekilde ABD'de bulunan bireyleri tespit etme amacı taşımaktadır. Bu durum, etik ve hukuki tartışmalara yol açmıştır.
Birçok eyalet, bu veri paylaşımının federal gizlilik yasalarını ihlal ettiğini iddia ederek, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı (HHS) ve İç Güvenlik Bakanlığı'na (DHS) karşı dava açmıştır. Dava, HHS'nin Medicaid verilerini DHS'ye aktarmasının, kişisel sağlık bilgilerinin gizliliğini ihlal ettiğini ve bu bilgilerin göçmenlik uygulamalarında kullanılmasının derhal durdurulması gerektiğini savunmaktadır.
Veri paylaşımının, göçmen topluluklarında sağlık hizmetlerine erişim konusunda korku ve belirsizlik yaratabileceği, bu durumun da sağlık sonuçlarını olumsuz etkileyebileceği ve devlet hastaneleri üzerinde ek mali yük oluşturabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, bu tür uygulamaların ayrımcılığa yol açabileceği ve insan hakları ihlallerine neden olabileceği konusunda endişeler dile getirilmektedir.
Bu gelişmeler, veri gizliliği ve göçmen hakları arasındaki hassas dengeyi yeniden gündeme getirmiştir. Avrupa Birliği'nde de benzer veri gizliliği düzenlemeleri bulunmakta ve bu tür uygulamalar sıkı denetim altında tutulmaktadır. İnsan hakları savunucuları, bu tür veri erişimlerinin kötüye kullanılabileceği ve ayrımcılığa yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Bu nedenle, veri güvenliği ve etik ilkelerin göçmenlik uygulamalarında öncelikli olması gerektiği vurgulanmaktadır.