Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, 11 Ağustos 2025 tarihinde imzaladığı bir kararname ile Çin ile olan ticaret ateşkesini 90 gün daha uzattı. Bu karar, ABD'nin Çin menşeli mallara uygulayacağı gümrük vergilerinin %145'e, Çin'in ise ABD ürünlerine uygulayacağı vergilerin %125'e çıkmasını engelleyerek iki süper güç arasındaki ekonomik gerilimin ani bir şekilde tırmanmasını önledi.
Mevcut durumda ABD, özellikle fentanil ile ilgili ürünlerde %30 gümrük vergisi uygularken, Çin'in ABD ithalatına uyguladığı oran %10 seviyesinde bulunuyor. Bu ateşkesin kökeni, Mayıs 2025'te Cenevre'de başlayan ve ardından Temmuz 2025'te Stockholm'de devam eden müzakerelere dayanıyor. Ancak bu görüşmeler, ilk sürenin dolmasına kısa bir süre kala, tarafların uzlaşma için net bir anlaşmaya varamamasıyla sonuçlandı.
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, Çin ile yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiğine dair iyimserliğini dile getirerek, ateşkesin uzamasının daha geniş ekonomik konuların ele alınması için değerli bir zaman dilimi yarattığını belirtti. Bu kapsamda, ihracat kontrolleri ve endüstriyel kapasite gibi hassas başlıkların da görüşülmesi bekleniyor.
Müzakerelerin merkezinde yer alan ve iki ülke arasındaki ekonomik diplomasiyi şekillendiren önemli konulardan biri de fentanil krizi. ABD, Çin'i fentanil ve öncül kimyasallarının ülkeye akışını kolaylaştırmakla suçlarken, bu durumun yol açtığı halk sağlığı sorunlarına dikkat çekiyor. Çin ise bu konuda işbirliği yapma eğiliminde olduğunu belirtmekle birlikte, daha fazla gümrük vergisi uygulamasının ortak çabaları karmaşıklaştırabileceği uyarısında bulunuyor.
Ekonomistler, mevcut %30'luk ABD gümrük vergilerinin enflasyon ve ekonomik büyüme üzerinde etkileri olabileceği konusunda uyarıyor. Bu uzatma, piyasalardaki belirsizliği bir nebze azaltırken, ticaret savaşlarının potansiyel ekonomik yansımaları da gündemdeki yerini koruyor.
Başkan Trump, yıl sonuna kadar Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir araya gelmeye açık olduğunu belirtti; ancak bu görüşmenin bir ticaret anlaşmasına varılması şartına bağlı olduğunu vurguladı. Xi'nin bir görüşme talep ettiğini ancak anlaşma sağlanmadığı takdirde bu talebi kabul etmeyeceğini ifade etti. Bu gelişmeler, ABD-Çin ticaret ilişkilerinin karmaşıklığını ve iki ülke arasındaki ekonomik dengenin sürekli bir diyalog ve ayarlama süreci gerektirdiğini gözler önüne seriyor. Bu süreç, küresel ekonominin birbirine bağlılığını ve farklı ulusal çıkarların uyum içinde yönetilme potansiyelini ortaya koyuyor.