Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky ile Moskova'da görüşmeye prensipte hazır olduğunu belirtti. Ancak Putin, bu görüşmenin gerçekleşmesi için belirli koşulların yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu şartların şu anda tatmin edici olmaktan uzak olduğunu ifade etti.
Bu açıklamalar, Putin'in 2 Eylül 2025'te Pekin'de katıldığı, Çin'in 2. Dünya Savaşı zaferinin 80. yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen büyük askeri geçit töreni ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Zirvesi sonrasında geldi. Törene, Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un'un da katılması, küresel ittifakların yeniden şekillendiği bir döneme işaret etti.
Putin'in Zelensky ile bir araya gelme konusundaki şartları arasında, Ukrayna'nın sıkıyönetim halini kaldırması, seçimler yapması ve toprak meseleleri üzerine bir referandum düzenlemesi gibi adımlar bulunuyor. Bu talepler, Rusya'nın 2022'de ilhak ettiğini duyurduğu ve uluslararası toplum tarafından tanınmayan Ukrayna topraklarıyla ilgili Rusya'nın pozisyonunu yansıtıyor. Ukrayna ise daha önce Zelensky'nin Putin ile doğrudan görüşme taleplerini dile getirmişti.
2 Eylül 2025'te Pekin'de düzenlenen askeri geçit töreni, Çin'in askeri gücünü ve Xi Jinping yönetimindeki ülkenin küresel vizyonunu sergiledi. Törene, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un'un yanı sıra İran Cumhurbaşkanı Masoud Pezeshkian gibi birçok dünya lideri katıldı. Bu üst düzey katılım, özellikle Batılı ülkelerin törene katılmamasıyla birlikte, ABD liderliğindeki mevcut dünya düzenine karşı bir meydan okuma ve yeni bir küresel ittifak yapısının oluşma potansiyeli olarak yorumlandı.
ABD Başkanı Donald Trump'ın bu buluşmayı "Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı komplo" olarak nitelendirmesi, jeopolitik gerilimin boyutunu gözler önüne serdi. Çin'in ev sahipliği yaptığı bu tören ve zirve, küresel güç dengelerinde önemli değişimlerin habercisi olarak değerlendiriliyor. Xi Jinping'in liderliğinde Çin, askeri gücünü ve diplomatik etkisini artırarak küresel sahnedeki rolünü yeniden tanımlama amacı güdüyor.
Putin ve Kim Jong Un'un Pekin'deki varlığı, Rusya ve Kuzey Kore'nin uluslararası alanda maruz kaldığı izolasyonu azaltma çabalarının bir parçası olarak görülürken, aynı zamanda bu ülkeler arasındaki stratejik işbirliğinin derinleştiğini de gösteriyor. Bu durum, Asya-Pasifik bölgesindeki güvenlik dinamiklerini ve küresel siyasi manzarayı etkileme potansiyeli taşıyor. Çin'in bu hamleleri, ABD ve müttefiklerinin küresel etkisine karşı bir denge unsuru oluşturma çabası olarak da okunabilir.