Avrupa Komisyonu'nun 2028-2034 dönemine ilişkin yaklaşık 2 trilyon Euro'luk bütçe önerisi, Türkiye gibi Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan ülkeler için de önemli ekonomik sonuçlar doğurabilir. Bu bütçe, AB'nin GSYİH'sinin ortalama %1,26'sına denk gelmektedir ve AB'nin güvenlik, savunma, rekabet gücü, göç, enerji ve iklim direnci gibi alanlardaki zorluklarına çözüm bulmayı amaçlamaktadır.
Bu bütçenin Türkiye ekonomisi üzerindeki potansiyel etkileri çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Öncelikle, AB'nin uygulayacağı yeni vergi politikaları ve çevre vergileri, Türkiye ile ticaret yapan şirketleri ve Türkiye'nin AB'ye yaptığı ihracatı etkileyebilir. Örneğin, büyük şirketlere getirilecek yeni bir vergi, Türkiye'deki bazı şirketlerin maliyetlerini artırabilir ve rekabet gücünü azaltabilir. Ayrıca, AB'nin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında uygulayacağı politikalar, Türkiye'nin enerji politikalarını ve karbon emisyonlarını azaltma çabalarını doğrudan etkileyebilir.
Bütçenin Türkiye'ye yönelik potansiyel faydaları da bulunmaktadır. AB'nin bölgesel ve ulusal ortaklık planları, Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve bölgesel uyumunu destekleyebilir. Bu planlar, Türkiye'ye yönelik finansman fırsatları sağlayarak, özellikle altyapı, eğitim ve çevre gibi alanlarda projelerin hayata geçirilmesine katkıda bulunabilir. Ancak, bu finansmanlardan yararlanabilmek için Türkiye'nin AB standartlarına uyum sağlaması ve gerekli reformları yapması gerekecektir.
Sonuç olarak, Avrupa Komisyonu'nun önerdiği bütçe, Türkiye için hem fırsatlar hem de zorluklar içermektedir. Türkiye'nin bu bütçeden en iyi şekilde yararlanabilmesi için, AB ile ilişkilerini güçlendirmesi, ekonomik reformlarını hızlandırması ve çevre dostu politikalar uygulaması önemlidir.