Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Alaska'da düzenlenecek zirve öncesinde, Ukrayna'daki ateşkes şartlarını ele almak üzere ABD Başkanı Trump ile sanal bir görüşme gerçekleştirdi. Merz, görüşmelerde Ukrayna'nın gelecekteki barış müzakerelerindeki kilit rolünü vurgulayarak acil bir ateşkesin ilk adım olması gerektiğini belirtti. Ayrıca, toprak bütünlüğü konularında müzakereye açık olduklarını ancak Rus işgalinin yasal olarak tanınmasına kesinlikle karşı olduklarını ifade etti. Merz, Rusya'nın Alaska zirvesinde yapıcı bir tutum sergilememesi halinde ABD ve Avrupa'nın Moskova üzerindeki baskıyı artırması gerektiğini söyledi.
Bu görüşmeler, Trump'ın Putin ile 15 Ağustos 2025'te Alaska'nın Anchorage kentindeki Ortak Elmendorf-Richardson Üssü'nde yapacağı zirveye hazırlık niteliği taşıyor. Zirvenin yapılacağı Alaska, ABD ve Rusya arasındaki tarihi bağları ve stratejik konumuyla dikkat çekiyor. Soğuk Savaş döneminde önemli bir askeri üs olan bölge, iki ülke arasındaki gerilimin sembolik bir yansıması olarak da görülüyor. Bu zirve, 2019'dan bu yana ilk kez Trump ve Putin'i bir araya getirecek. Ancak, Ukrayna'nın zirveye davet edilmemesi ve toprak bütünlüğü konusundaki belirsizlikler uluslararası toplumda endişelere neden oluyor. Avrupa liderleri, Ukrayna'nın müzakerelerde yer alması ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiği konusunda hemfikir. Almanya Şansölyesi Merz, Trump'ın Avrupa'nın ve Ukrayna'nın güvenlik çıkarlarını gözeteceğine dair olumlu bir izlenim edindiğini belirtse de, müzakerelerin sonucunun belirsizliğini koruduğunu ekledi. Rusya ise bu tür görüşmeleri "önemsiz" olarak nitelendirerek, Avrupa Birliği'nin diplomatik çabaları sabote ettiğini iddia etti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, barış görüşmelerinin kendi ülkesi olmadan yapılamayacağını ve ABD Başkanı Trump'ın kendisini zirve sonrası bilgilendireceği sözünü aldığını belirtti. Bu diplomatik çabalar, Ukrayna'daki çatışmanın çözümüne yönelik umutları canlı tutarken, aynı zamanda Rusya'nın tutumunun ve uluslararası baskının etkisinin ne olacağı merak konusu.