Amerika Birleşik Devletleri, Ukrayna'ya 3.350 adet Uzun Menzilli Saldırı Mühimmatı (ERAM) füzesinin sevkiyatını onayladı. Bu sevkiyat, Avrupa ülkelerinin de önemli finansal katkıda bulunduğu 850 milyon dolarlık bir askeri yardım paketinin parçası olarak duyuruldu.
ERAM füzeleri, yaklaşık 240 ila 450 kilometre menzile sahip olup, hızlı üretilebilen ve maliyeti düşük silahlar olarak tanımlanıyor. Füzelerin Ukrayna'ya yaklaşık altı hafta içinde ulaşması bekleniyor. Ancak, bu önemli askeri yardımın kullanımı konusunda bazı kısıtlamalar da beraberinde getirildi.
ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) uyguladığı bir gözden geçirme süreci, Ukrayna'nın Rusya toprakları içindeki hedeflere karşı bu uzun menzilli Amerikan yapımı silahları kullanmasını engelleyebilecek bir mekanizma olarak belirlendi. Bu durum, daha önce ATACMS füzelerinin Rusya topraklarına karşı kullanımını engelleyen mekanizmaya benzerlik gösteriyor. Nihai kararın Savunma Bakanı Pete Hegseth'e bırakıldığı ve Ukrayna'nın en az bir ATACMS saldırı talebinin reddedildiği belirtiliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, üç yıldır devam eden savaş ve Rusya ile barış anlaşması sağlama konusundaki başarısız çabaları nedeniyle artan bir hayal kırıklığı içinde olduğunu dile getirdi. Trump, 21 Ağustos 2025'te yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya'ya saldıramazsa "kazanma şansı olmadığını" belirterek, önceki yönetimi Ukrayna'nın yalnızca savunmasını değil, karşı saldırı yeteneklerini de desteklemekle eleştirmişti.
ERAM füzelerinin menzili ve etkinliği, Pentagon'un uygulayacağı kullanım kısıtlamalarına bağlı olarak savaşın gidişatını etkileyebilir. Bu durum, ABD'nin Ukrayna'ya gelişmiş silahlar sağlarken aynı zamanda potansiyel bir tırmanışı yönetme stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Avrupa ülkelerinin de bu yardım paketine finansal olarak destek vermesi, Ukrayna'ya yönelik uluslararası çabaların karmaşık ancak işbirlikçi doğasını vurguluyor.
Pentagon'un bu tür uzun menzilli silahların kullanımını denetleme politikası, ABD'nin Ukrayna'ya verdiği desteğin stratejik boyutunu ve Rusya ile olan hassas dengeyi yansıtıyor. Bu kısıtlamaların, Ukrayna'nın operasyonel kabiliyetlerini nasıl etkileyeceği ve savaşın geleceği üzerindeki uzun vadeli sonuçları merak konusu olmaya devam ediyor. ABD'nin bu konudaki politikası, Rusya ile barış görüşmelerini teşvik etme çabalarıyla da yakından ilişkili görünüyor.