Biyoçeşitlilik açısından zengin dağlık bölgeler, küresel değişim nedeniyle hızlı bir dönüşümle karşı karşıyadır. Yükselen sıcaklıklar ve değişen arazi kullanımı, rekabetçi bitkilerin büyümesini teşvik ederek uzmanlaşmış otlak türlerini etkiliyor.
Sideritis veya Yunan dağ çayı üzerine yapılan bir çalışma, bu "dağların yeşillenmesinin" etkilerini ortaya koymaktadır. Tıbbi özellikleri ve habitat sağlığının bir göstergesi olarak değer verilen bu bitki özellikle savunmasızdır.
Araştırmacılar, on bir Yunan dağ silsilesinde Sideritis popülasyonlarını incelediler. 1970'lerden kalma herbaryum örneklerinin ve günümüz bitki örneklerinin genetik analizleriyle uydu verilerini birleştirdiler.
Sonuçlar, sekiz bölgede genetik çeşitlilikte önemli bir düşüş olduğunu gösterdi. Ciddi şekilde etkilenen bölgelerde, bireysel bitki genomlarının %20'ye varanında akraba evliliği belirtileri görüldü, bu da popülasyonların küçüldüğünü gösteriyor.
Çalışma, çalılıkların ve ağaçların otlaklarda yayılmasını doğrudan genetik çeşitlilikteki bu düşüşe bağlıyor. Azalan genetik çeşitlilik, bir türün çevresel stres faktörlerine uyum sağlama yeteneğini zayıflatır.
Yenilikçi yaklaşım, uzaktan algılamayı genomik analizlerle birleştirdi. Bu, araştırmacıların onlarca yıl boyunca bitki popülasyonu gelişimi hakkında sonuçlar çıkarmasına olanak sağladı.
Uydu görüntüleri artık dağ ekosistemlerindeki genetik değişiklikleri belirleyebilir. Bu yöntem, özellikle uzak veya daha önce izlenmeyen alanlarda kullanışlıdır.
Herbaryumlardaki tarihi bitki örnekleri, 50 yıllık karşılaştırma için çok önemliydi. Araştırmacılar, dağların yeşillenmesinden en çok etkilenen alanlarda korumaya öncelik verilmesini tavsiye ediyor.
Çevresel değişikliklerin biyoçeşitliliğin genetik temeli üzerindeki daha geniş etkisini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bu bilgi, etkili koruma stratejileri geliştirmek için gereklidir.