Çin, Tibet'in Medog ilçesinde Yarlung Tsangpo Nehri üzerinde dünyanın en büyük hidroelektrik santralini inşa etmeyi planlıyor. Bu proje, yıllık 300 milyar kilovat-saat elektrik üretme kapasitesiyle, mevcut en büyük hidroelektrik santralini üç kat aşmayı hedefliyor. Projenin toplam maliyetinin 1 trilyon yuanı (yaklaşık 137 milyar dolar) aşması bekleniyor. İnşaatın 2024 sonunda başlaması ve 2033'te tamamlanması planlanıyor.
Projenin inşa edileceği bölge, Hindistan'ın Arunachal Pradesh eyaletiyle sınır komşusu olan Tibet'in Nyingtri (Linzhi) ilinin Medog ilçesinde yer alıyor. Bu bölge, Yarlung Tsangpo Nehri'nin en derin kanyonlarından biri olan Yarlung Zangbo Grand Canyon'u içeriyor. Nehir, Tibet'ten Hindistan'a Brahmaputra, Hindistan'dan Bangladeş'e ise Jamuna olarak devam ediyor ve bu ülkeler için hayati öneme sahip bir su kaynağı oluşturuyor.
Çin hükümeti, bu hidroelektrik santralinin inşasını, yenilenebilir enerji üretimini artırma ve bölgesel ekonomik kalkınmayı destekleme amacıyla stratejik bir adım olarak değerlendiriyor. Ancak, proje, çevresel ve jeopolitik endişeleri de beraberinde getiriyor. Özellikle, Hindistan ve Bangladeş, nehrin akışının değiştirilmesinin tarım, içme suyu temini ve ekosistemler üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğinden endişe ediyor. Hindistan Dışişleri Bakanlığı, Çin'e, Brahmaputra Nehri'nin aşağı havzasındaki ülkelerin çıkarlarının zarar görmemesi için gerekli önlemlerin alınması çağrısında bulundu.
Ekolojik açıdan, bölgenin yüksek sismik aktiviteye sahip olması, barajın inşası ve operasyonu sırasında deprem ve toprak kayması risklerini artırıyor. Ayrıca, barajın inşası, bölgenin ekosistemini ve biyolojik çeşitliliğini olumsuz etkileyebilir. Tibet'teki yerel topluluklar ve çevre örgütleri, projenin bölgenin hassas ekosistemine zarar verebileceği ve yerel halkın yaşam alanlarını tehdit edebileceği konusunda endişelerini dile getiriyor.
Sonuç olarak, Çin'in Tibet'teki Medog Hidroelektrik Santrali projesi, büyük bir enerji üretim kapasitesi vaat etmesine rağmen, çevresel ve jeopolitik riskleri de beraberinde getiriyor. Projenin ilerleyişi, bölgesel iş birliği ve uluslararası diyalog gerektiren bir süreç olarak dikkat çekiyor.