Meksika'nın en aktif yanardağlarından biri olan Popocatépetl'i gözlemleyen web kameraları, 27 Ekim sabahının erken saatlerinde oldukça sıra dışı bir olaya tanıklık etti. Gece gökyüzünü yavaşça kat eden, parlak bir ışık yayan ve puro şeklinde olduğu belirtilen bir cisim kaydedildi. Kırk saniye süren bu video kaydı, sosyal medyada hızla yayılarak büyük bir infiale yol açtı ve izleyicileri kısa sürede iki karşıt kampa ayırdı.
Görüntülerin ortaya çıkmasının hemen ardından, bazı internet kullanıcıları yanardağın çevresini saran kadim ufolog efsanelerine dayanarak, cismin kesinlikle bir UFO (Tanımlanamayan Uçan Cisim) olduğunu iddia etti. Bu görüşü savunanlar, Popocatépetl'in tarih boyunca gizemli olaylara sahne olduğunu ve bu durumun da bu zincirin yeni bir halkası olduğunu öne sürdü. Ancak, aralarında profesyonel gökbilimcilerin de bulunduğu diğer bir grup, bu olayın daha dünyevi ancak yine de hayranlık uyandıran bir doğa olayı olan bolid, yani atmosferde yanarak yok olan aşırı parlak bir meteor olduğunu savundu.
Bu gizemli olayın etrafındaki karmaşayı artıran şey, yetkili kurumlar tarafından yapılan çelişkili açıklamalar oldu. Bazı haber kaynakları, bölgedeki gözlemevinin meteorit olasılığını kesin olarak elediğini bildirirken, diğer kaynaklar ise uzmanların cismin doğal kökenli olduğunu doğruladığı konusunda ısrarcıydı. Bu bilgi kirliliği, kamuoyundaki merakı ve tartışmanın yoğunluğunu daha da artırdı. Popocatépetl, sadece jeolojik aktivitesiyle değil, aynı zamanda mitolojik hikayelerle örülmüş bir 'güç merkezi' olarak kabul edildiğinden, bu tür olaylar bölgeye olan ilgiyi her zaman katlamaktadır.
Öte yandan, bilimsel veriler ve istatistikler, bu tür gökyüzü 'anomalilerinin' büyük çoğunluğunun nihayetinde rasyonel ve bilimsel bir açıklama bulduğunu göstermektedir. Bilim insanları şu anda kırk saniyelik görüntülerin detaylı analizine devam etmekle birlikte, kesin bir sonuca ulaşılana kadar Occam'ın Usturası ilkesine bağlı kalınmasını tavsiye etmektedirler. Bu ilke, mevcut veriler ışığında en basit ve en olası açıklamanın tercih edilmesi gerektiğini vurgular. Ancak, kökeni ne olursa olsun, bu tür olaylar, bizlere başımızı kaldırıp uzayın derinliklerindeki bilinmeyenlere ve kozmik evimizin bitmek bilmeyen sırlarına bir kez daha hayranlıkla bakmak için eşsiz bir vesile sunmaktadır.
